Ertuğrul Özkök'ün temennisini paylaşanlardanım. Türk medyası artık kendini aşmalı.
Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gazeteciliğini payelendirip, aynı zamanda aşmanın yollarını da bulmalı. Çağın değişen koşullarına uygun bir şekilde reformunu yapmalı.
Konunun tartışılacak çok boyutu var. Bunlardan en önemlisi İnternet'in gazetecilik üzerindeki çok güçlü etkisi. İnternet kullanımının yaygınlaşması, her şeyi olduğu gibi medyayı da kökünden etkiliyor.
Eski yazılarımda da değindiğim gibi Uğur Mumcu'nun, ''bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar'' eleştirisi İnternet'in yaygınlaşmasıyla birlikte anlamını yitirdi.
Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz, Mehmet Altan'ın yeni ekonominin eskisinden farkını anlatan açıklamasını yetersiz bulmuştu. Altan bu farkı şu cümleyle anlatıyordu, ''Bilgi, ekonominin bir girdisi haline geldi; bilginin özelliği paylaştıkça tükenmesi değil, çoğalmasıdır''.
''Yeni ekonomide, çok değerli olan bilginin paylaşımı değil, sakınılması önem kazanır. Bilginin paylaşıldıkça artan bir değer olma özelliği de önemlidir ancak bilginin bu özelliğinden şirket içinde yararlanılır'', diyerek Aköz'e hak vermiştim.
İnternet'in bilginin dolaşımı üzerinde yarattığı köklü değişim, gazeteciliğin doğasını da kökünden etkiliyor. İnternet'le birlikte bilgiye (dikkat hepsine değil) erişim çok kolaylaştı. İnternet erişiminin daha da yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye (yine dikkat) erişmek herkes için çok kolay olacak.
Dikkat parantezlerini sözünü ettiğim bilginin, kamuya açık ham bilgi olduğunu vurgulamak için kullandım. Bu ham bilginin gazetecilikteki karşılığı da haberdir.
İnternet erişimi olanlar için bugün artık habere ulaşmak, çok basit. Haber yayıncılığı yapmak da öyle... İnternet üzerinde her türlü habere, anında ve ücretsiz olarak ulaşılabiliyor. Bunun yayıncılık açısından anlamı haberin, yani ham bilginin kendi başına değerinin kalmadığıdır.
Bilgi şirketler için sahip olunan bir kaynak haline gelirken, yayıncılıkta sahip olunacak, satılacak bir mal olmaktan hızla çıkıyor. Gazetecilikte artık katma değer eklenmeyen haberin bir değeri yok.
Bunun tek istisnası özel haber. Ama onun da üretim maliyeti çok yüksek. Bu yüzden de bir medya aracının sadece özel habere sırtını dayayarak rekabet avantajı yakalaması, ekonomik olarak mümkün değil.
Habere katma değer yüklemek ise ancak yorumla mümkün. Haberde tarafsızlık, giderek uygulanması olanaksız bir ilke haline geliyor. Tarafsızlık ilkesinin yerini, adil taraflılık ve yorumda çıkar gütmemek ilkesi alacak gibi gözüküyor.
Geleceğin muhabirinin haberi kaynağından alıp taşıması yetmeyecek. Haberini çıkar gütmeyen, zekice yorumlarla, akıcı bir üslupla farklılaştırması gerekecek. Taraflı olacak ama fanatik olmayacak.
Geleceğin köşe yazarının da değişmesi gerekiyor. Kütüphanesinde depoladığı kitaplar aracılığıyla sahip olduğu bilgiyi satarak geçinen entel köşe yazarlarına hálá bolca rastlıyoruz medyada. Ama bu gibilerin devri kapanıyor artık.
Bilgi şirketler için sahip olunan, yabancı gözlerden özenle sakınılan ancak İnternet teknolojileri sayesinde içeride paylaşılması ve böylece çoğaltılması özendirilen bir kaynak demiştim. Ticaret dünyasında bu böyle. Entelektüel dünyada ise tam tersi geçerli. Aydın olmak bilgiye sahip olmakla çelişir. Kişinin entelektüel olması, bilgiyi paylaşmasını gerektirir. Aydın rütbesi bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmayı gerektirir.
İnternet entelle entelektüel arasındaki ayrımın netleşmesini sağlıyor. Bilgiye erişimi, bilgi paylaşımını kolaylaştıran İnternet; sahip olduğu bilgiyi kendine sosyal üstünlük sağlamak, entelektüel imajı yaratmak için kullanan sahtekarlarla, bilgiyi yeni fikir yaratmak için kullanan gerçek entelektüeller arasındaki çizgiyi apaçık ortaya koyuyor.
Günümüz medyasında fikir diktası kuran entellere, geleceğin gazeteciliğinde yer olmadığı kesin. İnternet kullanımı ne kadar hızlı yaygınlaşırsa, bu bilgi züppelerinden de o kadar hızlı kurtulacağız.
Okul oynak alemde
Sabit telefonlara olan bağımlılığımıza son vererek günlük hayatımıza oynaklık kazandıran cep telefonlarının yaşantımıza soktuğu yenilikler sürekli artıyor. Fotoğraf makinesi, ajanda, İnternet erişim aracı, radyo, müzikçalar gibi özelliklerle donanan ceptellerin en çok ilgi çeken özelliklerinden biri de oyun aracı olarak kullanılabilmeleri. Cep telefonundan oynanan oyunlar arasına şimdi de gerçek zamanlı oynanan bir oyun katıldı. Türkiye'nin ilk 'oynak' oyun yazılım firması Başarı Mobile, Plato Film yapımı 'Okul'un cep telefonu oyununu geliştirdi. Okul filminin senaryosu doğrultusunda hazırlanan oyun ilk 'gerçek zamanlı' ceptel oyunu olma özelliğini de taşıyor.
Oyunda, Gökalp isimli kahramanın ruhu okuldaki arkadaşlarından intikam almaya çalışıyor ve bunun için de arkadaşlarının korkularını ve zaaflarını araç olarak kullanıyor. Cep telefonu oyununda oyuncunun görevi, Gökalp'in ruhunun gücünü kaybetmemesi için intikam alınacak kişiyi korkutan eşyayı en kısa sürede bularak Gökalp'e yardımcı olmak.
Sinema filmiyle aynı anda piyasaya sunulan 'Okul' oyunu Java destekli cep telefonu kullanıcıları tarafından WAP veya GPRS aracılığıyla cep telefonlarına yüklenerek oynanıyor. Oyun ayrıca mobiloyuncu.com, oyunparki.com ve forum.mobiloyuncu.com adreslerinden de yüklenebiliyor.
Daha önce Asmalı Konak filmini de ceptel oyunu yapan Başarı Mobile'ın Genel Müdürü Ergun Güvenç, ilk oyunlarına gelen yoğun ilgiyi Okul oyununa da beklediklerini söylüyor.
Silisyum Vadisi izlenimlerim
Oydu, buydu, şuydu derken geçen ay ziyaret ettiğim Silisyum Vadisi'nde şahit olduğum yeniliklerin tümünü sizlerle paylaşmaya bir türlü fırsat bulamadım. Silisyum Vadisi'ni ziyaret nedenim Cisco Dünya Analistler Konferansı'na katılmaktı. Silisyum Vadisi dünyanın teknoloji başkenti olarak anılıyor. Başkent dediğime bakmayın, birçok şehirden oluşan bölge ABD'nin Kaliforniya eyaletinde San Fransisko'nun hemen güneyine yayılıyor.
Eskiden San Fransisko'nun kuzeyindeki Napa ve Sonoma vadileri gibi üzüm bağlarına ve şarapçılara ev sahipliği yapan vadi, uzun süredir dünyanın tüm teknoloji devlerini barındırıyor. Cisco toplantısından edindiğim bilgileri sıcağı sıcağına aktarmıştım. Şimdi de yediğim içtiğim bana kalsın deyip, diğer gördüklerimi yazıyorum. Belli olmaz, bakarsınız haftaya yiyip içtiklerimi de yazarım...
Tesettür mayo rüzgarı
Vücuda yapışan kara çarşafla denize girmeye son. Kaliforniya sahillerinin gözü pek sörfçüleri, alışık olmadıkları mayolarla denize giren kadınlara şahit oluyorlar son günlerde. Sayıları henüz kabarık olmayan mutaassıp bayanlar bunlar. Vücut hatlarını, sörfçülerin dalgalı bakışlarından gizleyen mayolarını yeni kurulan bir elektronik alışveriş sitesinden alıyorlar. 'Lycra' kumaşla üretilen mayolar ayak bileklerinden boyna kadar tüm vücudu sarıyor. Günahtan tam korunma, bol kesimli bir ikinci katla sağlanıyor. Bol kesimli bu ikinci kat, sudan çıkınca belirginleşen potansiyel tahrik unsurlarını gizleme yeteneğine sahip. Bu yazı son moda tesettür mayolarla açmak isteyen meraklıları için sitenin adresi: n www.wholesomewear.com
Üç boyutlu dizüstü
Sharp firmasınca piyasaya çıkartılan yeni dizüstü modeli, üç boyutlu görüntü veren ekrana sahip. Üstelik ekrandan yansıyan görüntüyü üç boyutlu görebilmek için karizmayı çizdirtecek, garip gözlükler takmanız da gerekmiyor. Sharp'ın yeni modeli Actius RD3D, önce sinema sonra bilgisayar ekranlarında denenen ama hiçbir zaman tutmayan dört göz-üç boyut antipatik prensibini dışlayan bir teknoloji kullanıyor. Özel gözlük takmaya gerek bırakmayan yeni üç boyutlu görüntü teknolojisinde, likit kristal ekrandan yayılan ışıklar farklı açılarla yayılıyor. Böylece sağ ve sol göze birbirinden az farklı iki görüntü ulaşıyor. Bu iki görüntü arasındaki küçük fark, beynin gelen görüntüyü üç boyutluymuş gibi algılamasına yol açıyor. Gözlüksüz üç boyutlu görüntü izlemenin bedeli ise biraz tuzlu. Sharp Actius RD3D'nin ABD satış fiyatı 3.299 dolar. Teknolojisi hakında ayrıntılı bilgi almak ise basit: n www.sharp3d.com
Şoför hatasına casus kamera
Şoförlü kiralık araba servisi veren, araç filosu işleten firmalar şoför hatalarını artık çok daha yakından izleyebilecekler. ABD'de araçlarını şoförlere emanet eden firmalar arasında, araç filolarına video kayıt cihazı yerleştirme gibi hızla yaygınlaşan bir eğilim başladı. Kaza anındaki şoför hatalarını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit etme amacıyla kullanılan sistem DriveCam isimli girişimci bir şirketin buluşu. Sistem aracın dışına ve içine takılan iki kamera ve bir kayıt cihazından oluşuyor. Dış kamera ön trafiği, iç kamera ise şoförü ve arka planı gözlüyor. Öndeki kamera, şoförün görüş açısına yakın 110 derecelik bir görüş alanına sahip. Kameralardan alınan görüntüler 15 saniyelik klipler olarak kaydediliyor. Anormal bir olay olmadığı sürece eski kayıtlar silinip, yenileri kaydediliyor. Kaza gibi anormal durumlarda kameranın üzerindeki yeşil ışık kırmızıya dönüyor ve kayıt bilgisayara gönderilip, analiz ediliyor. n www.drivecam.com
Akıllı toz zerrecikleri
Akıllı evler, akıllı cep telefonları derken sonunda bu da oldu ve akıllı toz zerrecikleri icat edildi. Silisyum Vadisi'ni mekan tutan firmalardan biri olan Crossbow ve Kaliforniya Berkley Üniversitesi'nden çıkma bu gavur icadına yatırım yapanlar arasında Intel gibi devlerin de olması, işin ciddiyetini gösteriyor. Minyatür birer algılayıcı olarak çalışması beklenen cihazların boyutlarının pirinç tanesinden küçük olması hedefleniyor. Bu pirinç tanesi boyutundaki cihazların içine marifetli bir bilgisayar çipi, elektronik bir duyarga ve radyo alıcı-vericisi sığdırılacak. Tabii enerji kaynağını da unutmamak gerek. Duyargalar koku, basınç değişikliği, ısı, ışık, ses ve akla hayale gelebilecek her şeyi algılayabilecekler. Üstelik birbirleriyle haberleşip, topladıkları bilgilerin birlikte analiz edilmesini de sağlayabilecekler. Teknoloji henüz bebeklik çağında ama modern büyücülüklere hazır olun derim.