Selanik ve Gümülcüne’deki iki eylem de Sümela’daki ayinine gölge düşürmek isteyenlerin provakasyonlarıyla, hedeflerine ulaşamadılar. Yunan Hükümet Sözcüsü Yorgos Petalotis her iki saldırı için de sert kınama açıklamaları yaptı
Sümela Manastırı’nda 88 yıl sonra düzenlenen ayin 10 küsur milyon nüfuslu Yunanistan’da 10 küsur milyon kişiyi duygulandırdı. Türk hükümetinin ayine izin vermesi ve alınan sıkı güvenlik tedbirleri sayesinde en ufak tatsızlığın yaşanmaması Yunan medyasında takdirle karşılandı. Başbakan Yorgo Papandreu tarihi bir olaydan söz etti. Sümela’daki ayini yöneten Patrik Bartholomeos’un sevinci gözlerinden okunuyordu. Ayin için Karadeniz’e gelen babaları, dedeleri Karadenizli 2-3 bin kişinin memnuniyeti de her hallerinden belliydi. Türk hükümeti, Türk polisi, Fener Patrikhanesi ve Yunanistan’daki Pontus dernekleri iyi ve doğru hazırlık yaptılar. Bazı fanatik kişileri ‘etkisiz’ hale getirdiler ve ziyaretçileri Ramazan dolayısıyla sokakta yemek içmek konusunda hassas olmaları için uyardılar. Tesadüf mü? Bilmiyorum ancak, ayinden birkaç gün önce bitişiğinde Atatürk’ün doğduğu evin bulunduğu Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’na üç molotof kokteyli atıldı. Biri duvardaki sarmaşıklara isabet etti ve itfaiye tarafından zamanında söndürülen bir yangın çıktı. İki gün sonra da Türklerin yoğun yaşadığı Gümülcine’deki Poşpoş mezarlığında 10’dan fazla mezar tahrip edildi. Yapılan bu ölülere karşı saygısızlık karşısında 200’den fazla mahalle sakini Türk, vaktin gece yarısı olmasına rağmen önce trafiği kesti sonra da Türk Başkonsolosluğu’na doğru yürüyerek üzüntü ve öfkelerini dile getirdi. Yunan Hükümet Sözcüsü Yorgos Petalotis her iki saldırı için de sert kınama açıklamaları yaptı. Sözcü, “Toplumlarda nefret ve saldırganlığa yatırım yapan marjinal gruplar bulunmaktadır. Bunların eylem ve hareketleri tamamen kınanması gereken ve ulusal çıkarlarımız aleyhine olan hareketlerdir. Bunlar Yunanistan’ın geride bıraktığı geçmişten kalan kalıntılardır. Başka bir dini gruba ait mezarları tahrip edip ölülerin ruhlarını rahatsız edenler, her zaman toplumumuzun dışında olanlardır ve toplum her defasında bunlara daha fazla birlik olup karşı çıkacaktır” dedi. Yunan Dışişleri Bakan Vekili Dimitrios Druças da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu telefonla arayarak Selanik’teki Türk Başkonsolosluğu’na molotoflu saldırı için duyduğu üzüntüyü dile getirdi. İki eylem de Sümela’daki ayinine gölge düşürmek isteyenlerin provakasyonlarıyla, hedeflerine ulaşamadılar. Bu arada, Sümela’daki ayini izleyicilerin isteği üzerine iki defa yayınlayan Yunan devlet televizyonu ET-3’den izlerken, bir hafta önce Rodos adasındayken Türklerin dile getirdiği bir şikayet geldi aklıma.
SÜLEYMANİYE DE İBADETE AÇILSIN
Rodos’ta İbrahim Paşa Camisi cuma ve bayram namazları için açık. Adada yaklaşık üç bin Türk yaşıyor. Çalışmak için çeşitli ülkelerden gelen çok sayıda Müslüman da var. Bayram namazlarında en az 1500 kişi toplanıyor. Tabii İbrahim Paşa Camisi’ne sığmıyorlar. Pek çok kişi yolda kılıyor bayram namazını. Rodos’ta Süleymaniye Camisi de var. Restorasyonu tamamlanmış. Rodos Türkleri, Yunan makamlarından Süleymaniye Camisi’nin de yılda bir kez ibadete açılmasını istemiş. Kesin bir cevap alamamışlar. Kime gitseler, “Ben yetkili değilim” diyormuş. Üstelik Süleymaniye Camisi’nin kapalı kalmasından Yunanlı esnaf da memnun değil. Camiyi turistler ziyaret etse oradaki dükkanların cirosu hareketlenecek. Eğer teknik bir sorun yoksa, bu cami açılsa ne sakıncası olur diye soruyorum kendime, mantıklı bir cevap bulamıyorum.
FENERBAHÇE TURU GEÇER
Amca oğlum safkan Fenerbahçeli Stelyo ile birlikte Selanik’e vardığımızda öğle vakti idi ve maça daha çok vardı. Ama şehir akşamki maçı konuşuyordu. Selanikliler net bir skorla galip gelmemesi halinde İstanbul’da ‘tur’un hayal olacağında birleşiyordu. Deniz manzaralı, neoklasik binalarla dolu Aristotelus meydanında bir tur attım. Sorduğumda kimi Selanikliler eliyle 2 iki kimi üç rakamını gösteriyordu. Maçı basın tribününden izlemek için akreditasyon kartımı almaya gittiğimde Toumba stadının etrafındaki PAOK’çu kahvelerin, tostçuların hepsi doluydu. Fanatik taraftar derneği ‘Gate 4’ oradaydı. Olabildiğince iyi, nazik davrandılar. Fenerbahçe’nin oynayacağı taktikten çok, Rüştü Saraçaoğlu’ndaki ‘havayı’ sorduklar... Maçı şifreli kanalın (NOVA) yayınlıyor olması nedeniyle Fenerbahçemin sahaya çıkmasına iki saat kala Selanik’te dev ekranlı cafe’lerde boş iskemle kalmamıştı. Tekrar Toumba stadına döndüm. Türkiye’den gelen meslektaşlarla selamlaşma faslından sonra basın tribününden etrafı izlemeye koyuldum. Hoparlörlerden PAOK taraftarlarına taşkınlıklarda bulunmamaları konuk takıma ve taraftarlarına saygı göstermeleri, herhangi bir olayın Yunan takımına zarar vereceği anonsu yapılıyordu. Takımlar ısındı maç başladı. PAOK sahada belli ama Fenerbahçe yok gibi. Savunmaya gelen her top panik mi yaratıyor nedir? Orta sahaya ulaşan her top rakibe kaptırılıyor. 70-80 kadar Fenerbahçe taraftarı küçük bir Türk bayrağı açtı bir ara. Statta bulunan binlerce taraftar Yunan Milli Marşı’nı söyledi; şaşırmadım. PAOK 1-0 öne geçince Fenerbahçe’ye yapılan küfürlü tezahürata de aynı şekilde şaşırmadım. İlk yarı bitti. VIP kantininde viskiler, uzolar havada uçuşuyordu. Memnundu tabii PAOK taraftarları. İkinci yarıda Niang’ın oyuna girmesiyle durum değişti. Fenerbahçe, Fenerbahçe olmaya başladı. PAOK da 10 kişi kalınca cidden ümitlendim. Olmadı. Fenerbahçe de beraberlik golünü atabilirdi, PAOK da skoru iki hatta üç yapabilirdi. Bir ara sarı bir pano açıldı. Türkçe bir şeyler yazıyordu ama yanlışlıkla ters tutmuşlardı. Hemen toplatıldı, üzerinde ne yazdığını göremedim. Maç bitti. Fenerbahçelilerin bulunduğu tribüne yaklaşan birkaç PAOK taraftarı el kol hareketleri yapıyor. Biri ‘tahrik’ için Beşiktaş kaşkolu gösteriyordu. Geçmişteki maçlarını düşündüm, PAOK taraftarı Fenerbahçe maçında bana yine de ‘kuzu’ gibi geldi vallahi. Yönetimin hafta boyunca “Aman olay çıkmasın” telkinleri yerini buldu. Tabii skorun katkısını da unutmamak gerek. Toumba’dan çıkarken vakit gece yarısını geçmişti. Fenerbahçe, Şükrü Saraçoğlu’nda daha ürkek daha az canlı bir PAOK görecek diye düşündüm çünkü PAOK deplasman maçlarındaki başarılarıyla tanınmıyor.