Aynı cezaevinden ikinci kez helikopterle firar eden Vasilis Paleokostas’a halk sanki sempati besliyor. Neredeyse Robin Hood sayılacak kanun kaçağı hakkında espriler dilden dile dolaşıyor.
Vasilis Paleokostas adlı mafyacının iki yıl içinde ikinci defa aynı cezaevinden (Pire’deki Koridalos), aynı şekilde (helikopterle) firar etmesiyle buralar şenlendi. Adam kaçırmadan tutun da haraç kesmeye, soyguna kadar elini kana bulamadan işlemediği suç kalmayan Paleokostas, iki yıl önce havai fişekler saçarak cezaevindeki futbol sahasına indiğinden, gardiyanların “film çeviriyorlar” sandıkları bir sırada helikoptere binip sırra kadem basmıştı. Bir süre sonra yakalandı. Geçen pazar günü de o firarı için mahkemeye çıkmasının arifesinde yine bir helikoptere atlayıp mahkûmların alkış ve naraları arasında toz oldu. Adamın “kariyerinde”ki bu dördüncü firarı sırasında cezavindeki polis ve gardiyanlar müdahalede geç kalmakla suçlanırken, yakınlarındaki evlerin sakinleri gerekli refleksleri göstererek, amatör kameralara ve cep telefonlarına sarılıp olayı görüntülemeyi başardılar. Siyasi partiler, cezaevlerindeki güvenlik önlemlerini tartışıyor. Siyasetçilerden bıkmış olan halk sanki Paleokostas’a sempati besliyor. İşlediği suçlara karşın fakir insanlara yardım ettiği de bilinen “mutad firari” neredeyse yeni “Robin Hood” sayılacak. Yunanistan’ın önce helya sonra da alüminyüm “krallarını” yani çok zengin iki işadamını kaçırıp aldığı fidye ile en az 7-8 milyon Euro parası olduğu sanılan Paleokostas hakkında uydurulan espriler dilden dile dolaşıyor. Birkaçını aktarayım: ? Profesyonel kameramanların Paleokostas’tan ricası: “Eğer bir daha firar edersen bize de haber ver ki hazırlıklı olalım. Amatör kameraların görüntüsü kötü. Üstelik azar da işitiyoruz”. ? “Paleokostas en çok uçuş saati olan Yunanlıdır.” ? Koridalos cezaevinden anons: “Dikkat dikkat. Sayın Paleokostas lütfen acele avluya gelmeniz önemle rica olunur. Birkaç dakika sonra helikopteriniz havalanacaktır.” ? Paleokostas Airlines... Bizimle güvenli bir şekilde uzaklara kaçın... ? Paleokostas kırlangıç kuşları gibidir. Bahar geldi mi başka diyarlara uçar... İki yıl önceki helikopterle ilk firarının arifesinde koğuş arkadaşları ile vedalaşan ve hatıra olsun diye tespih dağıtan, bir keresinde izini bulan polislerden kurtulmak için silah tehdidi ile durduğu otomobilin sürücüsüne “Taksi çevirmen gerekebilir” diyerek 250 Euro bırakan “suç makinesi” Paleokostas için halkın genel görüşü “Yakalanabilir ama yine uçabilir...”
Yunan ordusundaki asker Sevcan
Adı Sevcan, soyadı Sadullah. Türklerin yoğun yaşadığı Batı Trakya’da, Gümülcine’ye bağlı Yardımlı (Ergani) köyünden. Babası çiftçi ve dört kardeşi var. Yaşı 25. Çocukluğunda bebekler yerine, babasının traktörü üstünde şoförlük oynardı. Gümülcine’de Yunan lisesini bitirdikten sonra meslek okuluna girdi ve kuaför-makyöz diploması aldı. Çalışmaya başladı. Kazandığı parayla önce çok sevdiği enduro tipi bir motosiklet aldı kendine sonra da küçük bir araba. Kuaförlük iyi gelir getiriyordu ama Sevcan kendine daha değişik daha heyecanlı bir iş arayışına girdi. Yunan ordusuna profesyonel kadın asker alınacağını öğrenince başvuruda bulundu. Gümülcine’nin merkezindeki Pantrakikos Stadı’nda tam dört ay usanmadan koştu, zıpladı, spor yaptı. Sınav vakti geldiğinde de erkeklere taş çıkartacak performansla Yunan ordusuna girmeyi başardı. İlk görev yeri Grevena şehrindeki eğitim karargahı olan Sevcan Sadullah, Batı Trakya’da bir ilki oluşturuyor. Bu nedenle hem Yunan hem de Türk medyasının dikkatini çekti. Annesi “Üç oğlum iki kızım var, ama sen de madem askere gidiyorsun demek dört oğlum var” diyormuş güzel Sevcan’a. Erkek gibi kız yani... Hayırlı olsun Sevcan.
Rumen Elena’nın siyaset tutkusu
Adı Elena, soyadı Basescu. Romanya Cumhurbaşkanı Traian Basescu’nun kızı. Babasının lideri olduğu Merkezci Demokratik Parti’de bir yıl önce gençlik kolları başkanlığına seçildi. Ayrıca, AB parlamentosundaki Rumen milletvekillerine danışmanlık da yapıyor. Önümüzdeki AB parlamentosu seçimlerine aday olursa bence kesin seçilir. Yaşı 26. Elena, Avrupa Halkçı Partisi Gençlik Kolları toplantısı nedeniyle geçenlerde Atina’ya geldi ve kendisini görenlerin ağızlarının bir karış açık kalmasına sebep olduktan sonra ülkesine döndü. Siyasete aşık Elena, ha bir de kötü dillere bakılırsa, babasına rakip Sosyalist Çalışma Partisi’nin üst düzey bir yetkilisine aşık. Özel hayatı bizi ilgilendirmez tabii. Bizi ilgilendiren, Elena Basescu’nun, hem Romanya hem de AB siyasetinde ne yapacağı, ne gibi yenilikçi düşünceleri olduğu filan.. “Siyaset benim için vazgeçilmez bir tutku. Ülkemin gençlerine yardım etmek istiyorum. Gençlerin daha kaliteli eğitim görmeleri, gelecekleri için daha iyi şartlar oluşması ve siyasetle daha fazla ilgilenmeleri için çalışacağım. Bana güvenenleri düş kırıklığına uğratmamak için elimden geleni yapacağım” diyor. Bravo Elena.. Romanya Merkezci Demokratik Partisi’nin gençlik kolları başkanı siyasette yeni. Daha önce mankendi. Defilelerin yanı sıra, Maserati marka otomobillerin reklamlarında yer aldı. Güzelliğin siyaset yapmak için pasaport teşkil etmediği görüşünde... Halkçı Parti kongresi onun ilk Yunanistan seyahati değilmiş. Mikonos, Santorini, Rodos ve Girit’te tatil yapmış daha önce ama bu da özel yaşantısıdır yine bizi ilgilendirmez. Yandaki fotoğrafa bir göz atın. Bence Romanya da, AB de, hatta Birleşmiş Milletler de Elena’nın sesine kulak vermeli. Dünyamızın böylesi genç siyasetçilere çok ihtiyacı var.
Kriz medyayı vurdu
Ekonomik kriz Yunan medyasını hayli etkilemiş görünüyor. Hafta içi 2007 yılında toplam 113 milyon adet satan Yunan gazeteleri, 2008 yılında yüzde 15’lik düşüşle 106 milyon adet satabildi. Pazar günü satışları ise bir yıl içinde yüzde 17 gerileyerek 60 milyondan, 50 milyon adede düştü. Belli başlı tüm gazetelerin satışları azalırken 2008 içinde bir tek, baştan sona magazin haberli “Espresso” satışını 555 bin adet artırdı. Gazetelerin ortalama günlük satışları geçen hafta 275 bin, pazar günü ise 1 milyon 70 bindi. Gazetelerin reklam gelirlerinde de yüzde 22’lik bir azalma söz konusu. Hafta içi 1-1.30 Euro’ya, hafta sonları da kitap, DVD, CD promosyonları yüzünden 3-4 Euro’ya satılan gazetelerin 2009 yılında hem tiraj hem de reklam geliri açısından 2008’i bile çok arayacakları söyleniyor. Televizyonlara gelince. Reklam geliri 2009 Ocak’ında bir yıl öncesine kıyasla yüzde 12.4 azaldı. Bu arada, dergilerin yüzde 9, radyoların da yüzde 22 oranında reklam gelirlerinde azalma görüldü. Yayımcılar kötü gidişata çare arıyor, gazeteciler ise tabii işlerini kaybetme korkusu içinde.
ÖZÜR
Geçen haftaki yazılardan birinde meslekle ilgili ahkam keserken, Atina’da karşımda baklava tadan hatta birlikte fotoğraf çektirdiğim şahsiyetin kim olduğunu bilemedim, karıştırdım. “İş kazası”, biraz da gurbette yaşamanın handikapı. İyi bir ders oldu. Devlet Bakanı Sayın Nazım Ekren’den, gazetemden ve siz okurlarımdan özür dilerim.