Yaz takvim üzerinde bitti mi buralarda, eğlencenin kalbi şehir merkezinde atmaya başlar.
Bu diyarın ünlü ses sanatçılarının önemli bir bölümü ‘İera Odos’un yani ‘Kutsal Yol’ adlı caddenin sağında ve solunda sıralanan müzikhollerde, ‘hot club’larda sahne alırlar. Pazartesiden çarşambaya kadar evinde dinlenen ve eğlenceye bahane arayan Atinalılar, perşembeden pazara kadar bu caddenin kaldırımlarını aşındırırlar.
‘Suyun Öte Yanından’ güneşin hálá cömertliğinden bir şey esirgemediği, Atina sakinlerinin hálá ceketlerini, hırkalarını ellerinde, omuzlarında taşıyıp, gömleklerle, tişörtlerle dolaştığı Atina’da eğlence hayatının kış sezonunu açarak, ünlü sanatçı Keti Garbi’nin assolist olarak sahneye çıktığı ‘Bodroom’u yani Bodrum’u teftişe gitti.
Amacımız hem ziyaret hem ‘ticaret.’ Çünkü Keti Garbi gibi tanınmış bir sanatçının kadrosunda ilk kez bir değil, iki değil, tam dört Türk’ün adı vardı.
‘Bodroom’a girdiğimizde saatler gece yarısını biraz geçmişti. Kalabalığı şöyle bir saymaya çalıştık, 500 kişi vardı. Kulağımıza ilk gelen şarkının ne sözleri ne müziği yabancıydı. ‘Beni unut...’ Bir masaya oturduk. İkinci şarkı da tanıdık: ‘Uğurlar olsun.’ Garsona siparişimizi verdik, kadehlerimizi doldurup ilk yudumu tattıktan sonra dinlediğimiz şarkıyı da tanıyorduk: ‘Boşu boşuna.’
REPERTUVAR TÜRKİYE’DEN
İsimlerini daha önce hiç duymadığımız Ayşegül Keskin ve Leyla Sürücüoğlu adlı iki şarkıcıdan sonra sahne alan ve yine tanımadığımız Cafer Tayuk, Türkiye’deki pek çok popçuyu cebinden çıkarır. ‘Dudu’yu, ‘Fındıkkıran’ı söylüyor. Orkestra harika. Ümit Hoşgör’ün kemanı, Oktay Bayduncu’nun bağlaması, Cem Çatalbaş’ın klarneti sadece Türk şarkıcılara değil, assolist Keti Garbi’ye bile eşlik ediyor. Kalabalığı şöyle bir tarıyor gözümüz. Eğlencenin doruğa çıktığı söylenemez elbet ama bazıları Yunanca’dan Türkçe’ye çevrilmiş, bazıları da Türkçe’den Yunanca’ya çevrilmiş olan bu şarkılardan insanların epey keyif aldığı belli. Yunanlı ses sanatçısı Natasa Todori sahnede kaldığı 10-15 dakikada popüler birkaç şarkının ardından programını Tarkan’ın ve Kibariye’nin söylediği ‘Asla’ ile bitiriyor.
TÜRK VE YUNAN ŞARKICILAR
Saatler 01.30’u geçtiğinde sahnede dumanlar, alevler, dans grubu ve Yunanistan’ın ilk beş assolisti arasında yeri alan Keti Garbi. Etrafımıza baktık, kalabalık 700 kişiyi geçmişti. Ortalık bir anda karıştı. Sahne bir anda binlerce karanfil ile doldu. Sesi ile, fiziği ile, sahnesi ile dört dörtlük Keti Garbi, programının ilk bölümünde yaklaşık 1,5 saat sahnede kaldı. Bazı şarkılarını üç Türk ses sanatçısı ile birlikte söyledi.
Müziğin ete kemiğe büründüğü dakikalarda, küçücük bez parçalarının örtmeye çalıştığı bedenlerin bazılarının sahnede, bazılarının da masaların üzerinde bir o yana, bir bu yana kıvırdıkları dakikalarda, mikrofonu assolistten devralan Cafer Tayuk, yarısını Türkçe, yarısını Yunanca okuduğu şarkılarla eğlencenin hiç değişmeden sürmesini başardı: ‘Mavi mavi’, ‘İşte deve işte hendek...’ Cafer’i birkaç Yunanlı sanatçı takip etti, saat 03.30 sularında yine Keti sahnedeki yerini aldı. Uzun yıllardır evli ve bir çocuk annesi olan Keti Garbi, kendisini dinlemeye gelenlere mutlak hakimiyetini ilan ediyor.
‘Bodroom’dan çıktığımızda birazdan gün ağaracaktı. Hálá şarkı söyleyerek mekanı terk eden onca müşteriye şöyle bir baktık ve bu yazının başlığını bulduk: Komşuda Bodrum geceleri...
Öğrendiğimiz kadarıyla Cafer Tayuk iki yıl önce aşık olduğu Maria adlı Yunanlı bir kızla birlikte Atina’ya yerleşmiş. 19 Kasım’da Bodroom’da düğünleri var. Diğer iki Türk şarkıcı hakkında ise fazla bilgi edinemedik.
Sebebi derseniz; röportaj yapmak için öğle saatlerinde verdikleri randevuya 1,5 saat gecikmeyle gelip, ‘Biz sanatçıyız, geç uyanırız’ (bir gün öncesinde programları yoktu) ve ‘Biz sanatçıyız, şu kafede daha büyük bir masa bulalım, kahvaltı edeceğiz’ dedikleri ve bizim bunu meslektaşlarına saygısızlık sayıp, kafamızın tası attığı için.
EUROVISION ‘A LA GREEECE’
Slogan ‘Feel the Rhythm’, yani ‘Ritmi Hisset.’ Amblem ise başka ne renk olacak ki; mavi, masmavi... Ege’nin eşsiz mavisi. En üstte Yunanistan’da bulunan ilk eski yazı levhası olan ‘Phaistos diski’ günümüze uyarlanmış. Ortada beş farklı renkte notalar buluşuyor. Altta ise ‘Eurovision’ kelimesinin ‘v’ harfi kalp şekline dönüştürülmüş, içine Yunan bayrağı sıkıştırılmış.
Ege’nin bu yakasında elemelerin mayısın 18’i, finalin de 20’sinde yapılacağı 51. Eurovision şarkı yarışması için hazırlıklar başladı. Geçenlerde şehir merkezindeki ‘King George’ otelinde medya mensupları için düzenlenen ilk tanıtım toplantısına katıldık.
Organizatörler, hedefin bu yılki yarışmayı tüm Avrupa’nın eğleneceği bir ‘parti’ye dönüştürmek olduğunu söylediler. Tabii Yunanistan’ın tanıtımına da ağırlık verilecek. Yarışma sırasındaki güvenlik önlemleri, geçen yılki Olimpiyat Oyunları’nda uygulanan önlemlerle benzer olacakmış.
Bu arada elemelerin ve finalin erkek sunucusu belli oldu. Yabancımız değil. İki yıl önce İstanbul’da düzenlenen yarışmada ‘Shake it’ adlı şarkıyla üçüncü olan ve Türkiye’de de sevilen Sakis Ruvas. Kadın sunucuyu henüz bilmiyoruz. Ama horon teptiği ‘My Number One’ şarkısı ile geçen yılın birincisi olan Elena Paparizu da yarışmada görev istemiş. Muhtemelen yarışmanın birincisiyle ilk röportajı o yapacak.
Bu ülkeyi tanıdığımıza, bildiğimize inanıyoruz. Muhtemelen yine ‘A la Greece’ bir yarışma olacak. Yani bazı şeyler son dakikada yapılacak, bazı eksiklikler, bazı aksaklıklar yaşanacak. Ama sonuçta herkes memnun kalacak.