Kızım adam oluyor

Eğitim Bakanlığı’nın sitesine girdim. Ekranda “Marianna Kırbaki Thesalya Üniversitesi Bio-Kimya Bölümü. Bu bölüme 5’inci en yüksek puanla girdi” diye yazıyordu. Gözlerimde iki damla yaş... İlk kez sevinçten...

Pazar gecesi televizyonun karşısında uyuyakalmıştım. O, hiç uyumamış olsa gerek. Zaten günlerdir heyecanlıydı, sinirliydi ve sık sık bana çatıyordu. Attığı narayla uyandım: “Yakışıklı, uyan! Kızın bio-kimyager olacak...”
Ne dediğini anlamam, yüzümde tebessümün belirmesi, sevincimi ona yansıtmam birkaç dakika aldı. İnanmadığımdan değil ama nedendir bilmem, bilgisayarın başına geçtim. Eğitim Bakanlığı’nın sitesine girdim. Ekranda, “Marianna Kırbaki Thesalya Üniversitesi Bio-Kimya Bölümü. Bu bölüme 5’inci en yüksek puanla girdi” diye yazıyordu.
Bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden çok şey. Tattırdığı onca acı, döktürdüğü onca gözyaşı... Ve şimdi karşımda mağrur dimdik ayakta duruyor, başarısının tadını çıkarıyor. “Bundan bir şey olmaz” diye düşündüğüm ve kendisine de söylediğim dönemleri hatırladım. Gözlerimde iki damla yaş... İlk kez sevinçten... Yüzüne baktım. Gözlerindeki mutluluğu okudum. Hayır.. “Sen öyle diyordun baba, bak ne oldu” demiyordu o gözler, hesaplaşmıyordu. Sadece sevinç ve mutluluk fışkırıyordu.
Birkaç dakika sonra baba-kız gelecek hayalleri kuruyorduk. Larisa şehrine gidilecek, küçük bir ev tutulacak, bütçemize uygun eşya alınacakmış. İki-üç haftada bir gelecekmiş. Ben de arada bir gidecekmişim.
Bağırıyor odasından: “Larisa’da binlerce üniversite öğrencisi varmış... Eğlence non-stop imiş... Herhalde kızına yeni blucin ve tişörtler alırsın... Üniversite bittiğinde yüksek lisans şart. Nereye göndereceksin?..”
Akşamüstü giyindi süslendi arkadaşlarıyla başarısını kutlamak için ekstra harçlık alıp, “Haydi yakışıklı, bye” deyip çekti kapıyı.
Üniversiteyle, fakülteyle hiçbir ilgisi yok aslında. Büyüyor, olgunlaşıyor kızım. Gözümde hani derler ya ‘adam oluyor’.
‘Ergenzede’ anne-babalara bir umut, bir iyimserlik masajı vermek için yazdım bunları.
Ne kadar aşırıya kaçsalar da ne kadar kızsak, öfkelensek de, onlar eninde sonunda kendi doğrularını bulacaklar. Biz de elimizden geldikçe onların gözüyle bakalım kendimize. Onların bizde buldukları hataları görelim.
Babalık büyük emek isteyen meslek vesellam.

ZOR İŞTİR BASIN MÜŞAVİRLİĞİ

Başka ülkelerdekine benzemez TC’nin Atina Basın Müşavirliği. Gazeteleri tercüme ettirip de, “Haydi bugün de mesai bitti” demek yetmez. Türk-Yunan ilişkilerinin önemi nedeniyle Atina’da Türk Basın Müşaviri olmak pek çok özellik gerektirir. Bu nedenledir ki 30 küsur yıldır bu görevi gerektiği şekilde yerine getiren müşavirlerin sayısı bence bir elin parmağını geçmez. Mine Canpolat da görevini en iyi şekilde yapanlardan biri. Eğer, Yunan medyasında Türkiye’ye bakışta bir nebze değişiklik olmuşsa, Türk yetkililerin sesi ve görüşleri Yunan medyasında daha doğru dürüst duyulmuşsa, bunda Atina’da görev süresi dolan Mine Canpolat’ın katkısı vardır. Güle güle sevgili Mine...

Yazarın Tüm Yazıları