Paylaş
HEYBELİADA NASIL KURTULDU?
Kitapları Türkiye’de de yayınlanan (Gece Bülteni, Che İntihar Etti, Alan Savunması v.s) Petros Markaris 18 yaşındaydı o zaman. Ailesiyle beraber Heybeliada’daki yazlık evindeydi. Rumlar ve Ermeniler ile birlikte büyüyen adadaki askeri okul komutanı amiralin, karakol komiserine “Eğer vapurlardan kişi bile inerse seni Şark hizmetine yollarım” demesi ve komiserin de tabancasını çekip iskeleye kimseyi yaklaştırmaması sayesinde kurtulmuş Heybeliada. Felaketin boyutlarını ertesi gün İstanbul’a gittiğinde görmüş:
KIBRIS’IN BEDELİNİ RUMLAR ÖDEDİ
“İstanbul büyük bir felaket yaşadı. Kimliğini yitirdi. Çok kültürlü, kozmopolit özelliğini yitirdi. Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarı yerle bir oldu” diyor.
Ve ilginç bir tespitte bulunuyor: “İstanbullu Rumlar, Ermeniler, Yahudiler bu şehri memleketleri, ülkeleri sayarlardı. Dünyanın başka bir şehrinde böyle bir şey yoktur".
Markaris, 6-7 Eylül olaylarından sonra İstanbul’dan giden çok Rum olmadığı gerçeğini vurguluyor. “Hayatlarını memleketleri İstanbul’da yeniden kurmayı başardılar. Ancak, yara çok büyüktü. Ne yapsanız ne etseniz kapanamıyordu, iz kalmıştı” diyor.
6-7 Eylül olaylarını Kıbrıs sorununun bir parçası olarak görüyor yazar: “Türkiye, Yunanistan’ın Kıbrıs’ta taviz vermesi için İstanbul’daki Rumları gözden çıkardı. Yunanistan da bu insanları Kıbrıs davasının tali hasarları gibi gördü. Rumlar, Kıbrıs’ın bedelini çok ağır ödedi”.
6 EYLÜL BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI
Atina Teknik Üniversitesi öğretim üyesi ve Dünya İstanbullu Rumlar Fedarasyonları Başkanı Prof. Nikos Uzuoğlu“Olayın maddi ama daha çok manevi felaket derecesinde yaratığı zararlar, 60 sene geçmesine rağmen henüz tam olarak hesaplanamamıştır. İlk mağdur İstanbul Rum ve öbür azınlıklar olmasına rağmen, vukuatın çok menfi neticeleri bütün Türkiye Cumhuriyeti için geçerlidir” görüşünde.
6-7 Eylül olaylarını “İnsan hakları, hukuk devleti ve demokrasiye karşı zihniyetleri güçlendiren bir sürecin ve vahim olaylar zincirinin başlangıcı” sayıyor ve ekliyor: “Olaylar Türkiye’ye çok büyük zararlar yaratmıştır. Bugün bu zararların telafisi herkesin en önemli görevi olmalıdır”
GÖZTEPELİ ELEKTRONİKÇİ VASİL
Uzunoğlu’na o olaylar yüzünden İstanbullu terkeden tanıdıklarını soruyorum. Çarpıcı 2 örnek veriyor:
1. Vasil Uzunoğlu 1925’de Göztepe’de doğdu. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Amerika’da elektronik mühendisliği okudu. İstanbul’a döndü. Askerliğini yaptı. Emekli bir Türk subayı ile beraber Yüksekkaldırım’da bir radyo fabrikası kurdu. Türkiye’de ilk kez dizayn ve üretim yapan bir radyo fabrikası idi. 6-7 Eylül gecesi talan edildi. Anadolu’ya gönderilmeye hazır 150’den fazla radyo ve fabrıkanın bütün alt yapısı mahvedildi. Vasil Uzunoğlu ABD’e göç etti ve transistorların elektronik endustrisinde kulanılmasının öncülerinden oldu. Yayınladığı iki kitap da elektronik mühendisliğinin temel eserlerindendir Son 10 yıllını Atina’da yaşadı ve 2012 yıllında vefat etti”.
BAHARİYELİ DOKTOR YORGO
2 Yorgo Papadopoulos 1925’de Bahariye’de doğdu. Fener Rum Lisesinden bittirdi. 1951’de İstanbul Tıp Fakültesini birinciler arasında bitirdi. Çocuk doktoru oldu ve askerliğini yaptı. . 6-7 Eylül’den sonra Kanada’ya göçmeye mecbur kaldı. Birçok çoçuk hastalıkların teşhisi ve tedavisi üzerine yaptığı çalışmalar ile bu tıp ihtasıslığında önemli katkıları oldu.
GÖÇ İSTANBUL İÇİNDE OLDU
Kuruluşunun 120. yılını kutlayan Beyoğlu’ndaki Zoğrafyon Rum Lisesi öğretim üyesi Andonis Parizianos ise o acı günlerden en çok etkilenenlerin Rumlar olduğunu vurguluyor:
“Rum toplumu 1964 ve 1974’ün aksine 1955’de İstanbul’u terketmedi. Hayatını tekrar kurmaya çalıştı. Bunun en önemli nedeni de Yunanistan’ın o yıllarda 2. bir göç dalgasını (ilki 1922) pek kabul edecek durumda olmaması idi. Rumların çoğu evlerini, dükkanlarını onardı, işlerine devam etti”
Parizianos, 6-7 Eylül sonrası Rumların başka bir ülkeye değil de İstanbul içinde bir göç yaşadıklarını belirtiyor:
“Yer değiştirme (göç) İstanbul içinde oldu. Özellikle Rumlar Fener, Balat, Samatya gibi semtlerden Kurtuluş, Şişli gibi olaylardan daha az etkilenen semtlere göç etti”
KEŞKE OLMASAYDI
Olaylar her ne kadar Kıbrıs için çıksa da hedeflerden birisinin de İstanbul’da gayrı müslümlerin ticaret hacmi el değiştirmesi olduğunu söylüyor Parizianos.
“Bu olayların Türkiye için de büyük etkisi olmuştur. Yanılmıyorsam Aktüel dergisi 6-7 Eylülden bahsettiği bir sayısında “Varoşların İstanbul’a indiği gün” olarak bahsetmiştir” diyor ve ekliyor:
“Gerçekten o gece Anadolu’dan getirtilen o insanlar kırdı döktü, Haliyle maddi kazanımları oldu ve ondan sonra iş sahibi oldular ve akrabalarını da İstanbul’a getirdiler”
Parizianos’un son cümlesi: “İstanbul’da yaşayan biri olarak böyle bir günde hüzünlenirim ve keşke olmasaydı derim”.
Paylaş