Erdoğan’ın Atina ziyaretinden 10 izlenim

1. Ziyaret her açıdan çok iyi hazırlandı. İki başbakanın ve iki ülkeden 17 bakanın aynı masaya oturması, 22 anlaşma ve protokol imzalanması büyük başarı.

2. Erdoğan’ın Atina’ya gelmeden önce mesajlarını vermesi için Yunan devlet televizyonundan (NET) Maria Hukli ve Ta Nea gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hristos Memis’in seçilmesi son derece isabetli tercihlerdi. Yıllarca olumsuz haber ve yorumlar okuduğum Yunanistan’ın en yüksek tirajlı gazetesi Ta Nea’nın bu defa “Hoş geldiniz (Yunanca) - Hoş bulduk (Türkçe)” manşeti atması önemlidir. Onca yıldır başbakanıydı, bakanıydı onca ziyaret sırasında onca haraket, onca küfür, onca kin dolu manşetler hatırlarım ben.
3. Erdoğan “yabancı yatırımcı” kelimesinin hemen hiç duyulmadığı bir dönemde Atina’ya beraberinde 100 işadamıyla geldi. Konuşmalarında, açıklamalarında ekonomik kriz nedeniyle psikolojisi de hassas bir dönemden geçen Yunanistan’ın bu durumuna gereken hassasiyeti gösterdi. Erdoğan’ın Atina’da gövde gösterisi yapması endişesi bulunuyordu.
4. İki başbakan adeta medya önünde diyalog yaparak Ege’den Kıbrıs’a, Fener Patrikhanesi’nden Batı Trakya konularına kadar tüm konularda görüşlerini samimiyetle ortaya koydular. Görüşler hala farklı tabii ancak o eski uçurumlar sanki yok. Siyasi irade var, sorunları çözme arzusu var ve iç tüketime yönelik art niyet yok.
5. Erdoğan, Atina’da yaşayan İstanbullu Rum derneklerin temsilcilerini kabul etti. Papandreu Türk, Erdoğan da Yunan medyasının yöneticileriyle buluştu. İki başbakan her fırsatta birbirlerine güvendiklerini vurguladılar. Böyle şeyler ilk defa oluyor. Türk-Yunan ilişkilerinin bir şansızlığı da aynı hedefleri olan iki başbakanın hiç aynı anda iktidarda bulunmamasıydı. Şeytanın bacağı bu defa kırılabilir.
5. Erdoğan’ın “Patrik’e ekümenik denmesi beni rahatsız etmiyor”, “Kıbrıs müzakereleri kaldığı yerden devam edecek” ve “Ege’de zaman içinde hiç savaş uçağı uçmasın” sözleri Atina’da olumlu karşılandı. Buna karşı, Yunan medyası yöneticileriyle görüşmesinde, Türk savaş uçaklarının Ege’de uçuşlarıyla ilgili bir soruya “Siz adeta Yunan Silahlı Kuvvetleri’nin medyası gibi davranıyorsunuz. Maaşallah bu konularla da çok ilgilisiniz. Adeta Yunan Silahlı Kuvvetleri radar üssünde çalışan insanlar gibi konuşuyorsunuz” şeklindeki sözleri tepki yarattı. Yunanlı gazeteciler “işimizi nasıl yapacağımızı mı söylüyorsunuz?” tarzı cevap verdiler. Yunan hükümet sözcüsünün de konuyla ilgili açıklaması bence çok da isabetli değildi.
6. Türk-Yunan zirvesinin yapıldığı Hilton otelinde bakanı, diplomatı, bürokratı, işadamı kaynaştı. Türklerin bir köşede, Yunanlıların metrelerce mesafede bir başka köşede birbirlerinden uzak durduğu ne zirveler gördüm ben.
7. Ziyarete tepki yok denecek kadar azdı. Aşırı milliyetçi, ırkçı, marjinal birkaç yüz kişinin “Yeni Osmanlılığa hayır” sloganlı gösterisiyle kimse ilgilenmedi. Atina’da Türk yetkililer geldiğinde ne protestolar hatırlarım ben.
8. Yunan medyası Emine Erdoğan’ı adım adım izledi. Başbakanın eşinin 7-8 çift ayyakabı satın alması “kriz döneminde sağolsun bize yardımcı oluyor” esprilerine yol açtı.
9. Atina’da iki başbakanın ortak basın toplantısında gazeteciler ya arka sıralarda oturdu ya da ayakta kaldı. Bakanlar, diplomatlar tamam da şakşakçı işadamlarının basın toplantısında işi neydi? Üstelik ön sıraları da erkenden kaptılar. Başbakanlar kendilerini görsün diye mi? İşin raconu mu bu? Dilerim önümüzdeki yıl Ankara’da aynı manzara olmaz.
10. Datça’nın karşısındaki Simi (Sömbeki) adasından dostum, balık restoranı sahibi Manos defalarca aradı ve zirve sırasındaki gelişmeleri sordu. “Yorgo, eğer Türk turistlere 2-3 günlük vizesiz seyahati kararlaştırmazlarsa, başbakanları sakın rahat bırakma” dedi.

ATİNA’DAKİ FENERLİLER

* Glikeria’nın 28 Mayıs’ta Aya İrini’deki konserini bence sakın kaçırmayın. Yunan müziğini seviyorsanız Glikeria, takdime gerek yok, Haris Aleksiu’yu arattırmayacak. Kendine özgü tarzıyla Ege şarkılarını, rebetikoları bir başka söylüyor kadın. Tanışmamız biraz ilginçti. Birkaç yıl önce çalıştığı müzikholde ağırladım misafirler için daha erken sahneye çıkmasını ve üstelik Türkçe bir şarkı (Leylim Ley) söylemesinı rica etmiştim. Sağolsun kırmamıştı.
* İzmir’de Gaziemir Belediyesi’ndeki bir sokağa takdime gerek yok Haris Aleksiu’nun adının verilmesini alkışlıyorum. Benzer bir şekilde Yunanistan’daki bir sokağa bir Türk sanatçının adı verilemez mi? Ne yalan söyliyeyim... Şimdilik sanmıyorum.
* Kahrettin bizi Fenerim ama olsun seneye şampiyonluğu tattırırsın. Aziz Başkan bizi sakın bırakma. Yayıncı kuruluş da önümüzdeki sezon eğer Fenerbahçe’de kalacaksa her gol kaçırdığında Guiza’yı lütfen göstermesin. Kadıköy görüntüleri filan gösterse olmaz mı? Vallahi Atina’daki Fenerlilerin asabı bozuluyor.
Yazarın Tüm Yazıları