Emniyet müdürünün kızı

Yiannis Rahovitsas, Atina’nın da içinde bulunduğu Attika bölgesinin emniyet müdürü. Meslektaşları arasındaki lakabı “Callahan”. Hani şu yıllar önce Clint Eeastwood’un beyazperdede canlandırdığı ünlü dedektif.

Haberin Devamı

Rahovitsas o koltuğa oturmadan önce polis mesleğinin basamaklarını tek tek tırmandı. Yıllarca narkotik şubede görev yaptı. Şimdi de gününü emniyet müdürü koltuğuna gömülmekle geçirmiyor. Hâlâ her fırsatta sokağa çıkıp hırsızın, uyuşturucu kaçakçısının peşine düşüyor. O hâlâ suçluların korkulu rüyası.
Bazen saatler gece yarısını gösterirken pijamalarını atıp üniformasını giyiyor ve sabaha kadar Atina’nın altını üstünü getirmek üzere evinden çıkıyor.
Aynı evden, aynı vakit, birbirinden şık gece kıyafetleriyle çıkan genç ve güzel bir kadın ise başkentin sosyete semti Kolonaki’ye doğru yol alıyor.
Emniyet müdürü Rahovitsas’ın 28 yaşındaki kızı Nadia, başkentin “in” gece kulüplerinde çalışıyor. İşi müşterilere kapıda hem “hoş geldiniz” demek hem de göz ucuyla “face control”. Bazen DJ’lik de yapıyor. Hayali şarkıcı olmak.
Söylenenlere bakılırsa, Nadia üniversiteyi bitirip bir bankada çalışmaya başladıktan sonra müziği, dans etmeyi, eğlenmeyi sevdiğini ve şansını şov dünyasında deneyeceğini ilan ettiğinde, emniyet müdürü babası hiç tepki göstermemiş.
Sabaha karşı aynı vakit dönüyorlar eve. İkisi de yorgun. Baba, gecenin karanlığında yakaladığı suçlularla nezarethayi, kızı ise çalıştığı gece kulübünü doldurmanın yorgunluğunu yaşıyor.
“Armut dibine düşermiş” atasözü tartışılır.

Haberin Devamı

İZMİRLİ RUMLAR

“Babam Katolik’ti, annem Ortodoks. Biz buralarda kaldık. 1925’te dedem Atina’ya gitti. Ancak kısa sürede geri döndü. Annem Atina’da kalmak istiyordu ama ona da orada ‘Türk’ diyorlardı. O da geri döndü. Türkler ile Yunanlılar birbirine benziyor ama Türk daha iyi. Yunanlı kadar egosu yüksek değil...”
Elli Markara 89 yaşında ve İzmir’de yaşıyor. Bornova’da 450 yıllık geçmişi olan Markara ailesinin son ferdi.
“Ben burada doğdum. Ailem 6-7 Eylül 1955 olaylarından sonra İstanbul’dan İzmir’e göçtü. Bu şehir yabancılara dosttu ve halen de öyle. Türk, İtalyan, Musevi arkadaşlarım vardı. Üzüldüğüm şey burada çok az Rum kalmış olması. Anadilimi unutmamak için uğraşıyorum. Bir sonraki nesil, oğlum, Rumca konuşacak mı, geleneklerimizi koruyacak mı bilemiyorum. Bazen gitmek istiyorum buralardan. Gün gelecek Rumca konuşacağım bir insan bulamayacağımdan korkuyorum” diyor.
Athina Samoğlu, İzmir’de sevilen sayılan ve mesleğinin erbabı bir şan öğretmeni.
“İzmir’e 1930’da Sakız Adası’ndan geldik. Bir İtalyan ile evlendim. Kıbrıs olaylarında damadımın pastacı dükkanını tahrip ettiler. Bizleri Türk komşularımız korudu” diyor.
Fotini Devries, İzmir’de kalan bir avuç Rumlardan.
To Vima gazetesinin pazar eki “Vimagazino” İzmirli Rumları anlatıyordu. O güzel insanları...
Yunanistan’ın İzmir Başkonsolosu Hara Skulariku “Türk halkı nazik ve dost yanlısı. Sorunlarla karşılaşmıyoruz” diyor.
Son yıllarda İzmir’e gidip işyeri açan Yunan vatandaşları ise gözlemlerine düşüncelerine bakılırsa son derece memnunlar hallerinden.
“Vimaganizo”nun haberini okurken eskilere döndüm. 2003 yılında İzmir’e gittiğimde 27 Rum yaşadığını duymuştum. Hatta birkaçı ile de tanışmıştım. Kiminin dalgıç okulu vardı, kimi işadamı idi. Dikkatimi en çok çeken şey de yolda karşılaştıklarında, ne kadar aceleleri olursa olsun mutlaka selamlaşıp hal hatır sormalarıydı birbirlerine.
İzmir’de hâlâ kaç Rum yaşıyor bilmiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları