Burası kelimenin tam anlamıyla curcuna. Tam dört gün boyunca akşam başka başbakan adayının ismiyle yattık sabah başkasına uyandık. Her şey tamam da, geçen hafta Yunan siyasetinde yaşananlar halkı iki büyük partiden ve liderlerinden iyice soğuttu
Yunanistan’daki son kamuoyu araştırmaları 1974’ten bu yana ülkeyi tek partili hükümetlerle yöneten sosyalist PASOK ve merkez-sağcı Yeni Demokrasi (ND) için denizin bittiğini gösteriyor. Türkiye’de 2000’li yılların başlarındaki gibi Yunanistan’da da büyük partilerin siyasi haritadan silinmesi ihtimali var artık. Geçen 37 yılda oy potansiyelleri yüzde 80 hatta yüzde 90 civarına çıkan PASOK ve ND’nin toplamı artık yüzde 40-45 civarında. Birkaç ay sonra (muhtemelen şubat ayında) seçimlerden yine tek partili iktidar çıkması bugünkü şartlarda imkansız gibi. Yunanistan pek alışık olmadığı koalisyon hükümetlerine doğru gidiyor. Geçen hafta yaşananlar, iki büyük partinin ve liderlerinin Yunan halkının gözünde neden bu kadar yıprandığı sorusuna sanırım cevap veriyor. AB’nin baskılarıyla ve ülkenin iflas uçurumunda yuvarlanmasına bir-iki adım kala PASOK lideri Yorgo Papandreu ile ND lideri Andonis Samaras 300 üyeli parlamentonun 250 milletvekili tarafından desteklenecek geniş tabanlı bir hükümetin kurulmasında anlaştı. Halk tam “Nihayet akılları başlarına geldi” diyecekken, “Yeni başbakan kim olacak krizi” patladı. Dört gün süreyle akşam başka başbakan adayıyla uyuduk sabah başka adayıyla uyandık. İsmi geçen adaylar şunlardı: 1. Lukas Papadimos (Eski Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcısı) 2. Nikiforos Diamandouros (Avrupa Ombudsmanı) 3. Panayotis Rumelyotis (Yunanistan’ın IMF temsilcisi) 4. Apostolos Kaklamanis (Eski Parlamento Başkanı) 5. Vasilis Skuris (Avrupa Toplulukları Adalet Divanı Başkanı) 6. Evangelos Venizelos (Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı) 7. Filippos Peçalnikos (Parlamento Başkanı) 8, 9 ve hatta 10’uncu gümbürtüye gittiğinden isimlerini hatırlamadıklarım. Kelimenin tam anlamıyla curcuna. Adayların biri çıkıyor konuşuyor, diğeri medyaya bilgi sızdırıyor. PASOK açıklama yapıyor, ND yalanlıyor ve bunun tersi... Sonunda 1 numaralı adayda (Papadimos) ve bence de en iyi adayda uzlaştılar. Sırada bakanlar kurulu vardı. Haydi yine pazarlık. Haydi yine boşu boşuna geçen iki gün. Muhtemelen şubat ayına kadar görevde kalacak ve erken genel seçimlere gidecek 100 günlük bir geçici hükümet kuruldu sonunda.
ESKİ EV ARKADAŞLARI GÖZ GÖZE BİLE GELMİYOR
Ama destekledikleri hükümetin tanımında da anlaşamadı iki parti. PASOK için ‘işbirliği’, ‘milli mutabakat’, ‘milli birlik’ hükümeti bu... ND için ‘geçici’ ve ‘mecburi çözüm’ hükümeti. ND partisi, hükümeti hem destekliyor hem desteklemiyor. Tuhaf gelmesin hem iktidarda hem ana muhalefette. Kabinede altı üyesi var bu partinin ama hiçbiri milletvekili değil. Üstelik bence en kötüsü, bu kabinede aşırı milliyetçi Laos partisinin dört bakan ve bakan yardımcısının bulunması. Adamlar üç ay için de olsa ilk kez ülke yönetiminde söz sahibi. Daha bitmedi. Papandreu artık başbakan değil ama başbakan gibi hareket ediyor. Samaras ise AB’nin “Eğer para istiyorsanız kredi anlaşmalarına uyacağınıza dair imzalı teminat mektubu verin” ültimatomuna, “Sözüm yeter. Parlamentoda da yeni hükümete destek verdim. ımza filan atmam” diye diretiyor. Her ikisi de şimdiden seçim hesapları yapıyor. Önümüzdeki 100 günde Yunanistan batar mı; pek umurlarında değil gibi. Aynı hükümeti destekliyorlar ama karşılaştıklarında göz göze bile gelmemek için özen gösteriyor iki lider. Oysa gençlik yıllarında ABD’de üniversite öğrencisiyken aynı evi paylaşıyorlardı. Samaras 1985’te New York Times’a verdiği demeçte, Papandreu ile dostluğunu şöyle anlatıyordu: “Yunanistan’daki siyasetçiler Yorgo ile karşılaştığımızda hep kahkahalarla gülmemizi yadırgar. Siyaset için güldüğümüzü zannederler. Aslında biz ABD’de öğrencilik yıllarımızdaki kız arkadaşlarımızı hatırlayıp güleriz” demişti. Velhasıl, geçen hafta Yunan siyasetinde yaşananlar halkı iki büyük partiden ve liderlerinden iyice soğuttu.