25 Aralık’ta Yunan devlet televizyonundaki görüntüleri izlerken çok ama çok iyi tanıdığım iki damla gözyaşıyla buluştum yine.
Bir gün öncesinde ıstanbul’umda, Beyoğlu’mda yaşanan bir etkinlikle ilgiliydi haber. Noel Baba şapkalı 30 kadar çocuk ve genç soydaşım ellerinde üçgen şeklindeki zillerle Beyoğlu’nda Noel ve yılbaşı şarkıları söylüyorlardı. En önde, akordeonuyla Zoğrafyon Rum Lisesi’nin Müdürü Yani Demircioğlu hemen yanında da Müdür Yardımcısı Özcan şabudak. Öğrenciler heyecan içinde Türkçe ve Rumca şarkıları peş peşe söylüyor. ‘Kasap havası’, ‘Hatırla Ey Peri’, ‘Samanyolu’, ‘Bekledim de Gelmedin’... O 40-50 kişiyle başlayan gösteri birdenbire o anda Beyoğlu’mdan geçenlerin de katılımıyla 100-150 kişiyle sürdü. şarkılara eşlik edenler, birlikte sirtaki-halay oynayanlar... Yılbaşı çörekleri dağıtıyor Zoğrafyonlu öğretmen ve öğrenciler gelip geçenlere “Mutlu yıllar” dileyerek... “Teşekkür ederiz... Size de iyi Noel’ler mutlu yıllar” oluyor cevaplar. Müdür Yardımcısı Özcan şabudak, “Hep beraber ıstiklal Caddesi’ne çıkıyoruz. ıstanbul Rumlarının güzel geleneklerini dünyaya tanıtıyoruz” diyor. Ne güzel sözler! Yunan devlet televizyonundaki haber bitince internette dolaştım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki Hristiyanların Noel bayramını kutlama mesajını okudum; ne yalan söyleyeyim büyük bir keyifle. Sonra, sonra garip bir sitem sardı dört yanımı. Niye ben çocukken, delikanlıyken Beyoğlu’mda Noel şarkısı söyleyemedim? Niye ben ve benden önceki nesiller ıstanbul’da yaşarken, bir devlet adamı çıkıp Noel bayramımı kutlamadı? Çok mu zordu? Neyse... Geçen Noel’de olmadı ama bir sonraki Noel’de Beyoğlum’da Noel şarkıları söyleyenler arasında ben de olacağım sözü verdim kendime.