Erkenden televizyonlarının başındaydı milyonlarca Yunanlı. Hemen hemen bütün özel ve devlet kanalları aynı programı gösteriyordu.
Bir yanda 6 siyasi partinin lideri, diğer yanda 6 gazeteci. Sorular da 6 konu ile ilgili. Herşey önceden ayarlanmıştı. Gazetecinin politikacıyı sıkıştırma şansı yoktu.
Manzara hep aynıydı. Gazeteci soruyor, bir veya diğer partinin lideri soru ile ilgisiz propagandasını yapıyor, süre dolduğunda da gazeteci "Ama cevap vermediniz" diyerek "ek soru" hakkını kullanıyordu. Siyasi lider yine bildiğini okuyordu.
Esprisi olmayan, sıkıcı ve öyle ahım şahım bir haberin çıkmadığı ikibuçuk saatlik "liderler zirvesi"nde merkez sağcı Yeni Demokrasi Partisini lideri Karamanlis, üçbuçuk yıl başbakan ya, "Aman bir kaza golü yemeyeyim" çabası içindeydi. Sosyalist Pasok’un lideri Papandreu’ya ise üç buçuk yıl muhalefet yaramış galiba, daha bir lider olmuş izlenimi verdi. Hatta bir ara "İyi bir orta gelse de kafayı çaksam" diye yeltendiği de oldu. Ama gazetecilerin "Şu işi, bu işi yapmak için parayı nereden bulacaksınız" gibi soruları karşısında keyfi kaçtı.
Komünist partisi (KKE) genel sekreteri Aleka Papariga ile sol partilerin koalisyonundan oluşan SYRİZA’nın başkanı Alekos Alavanos çok daha rahattılar. İlk kez oy kullanacak genç seçmenleri fethetmesini bildiler. Geriye kalan iki aşırı milliyetçi partinin liderleri Yorgos Karancaferis (LAOS) ile Stelyos Papathemelis (Demokratik Yeniden Doğuş) ise birbirlerine sataştılar. Hakkını teslim etmek gerek Yunanistan’ın Le Pen’i Karancaferis tam medyatik. Ne de olsa kendi televizyon kanalı var ve uzun yıllar gazetecilik yaptı.
"Liderler zirvesi"ne gelirken "tatsız çorbada çeşni olsun diye" beraberinde limon getirdi. "Başbakan olmak için ne lazım" sorusuna ise Karamanlis bir dizi "vasıf" sıralarken, Karancaferis Yunanistan’ı 50 yıldır iki ailenin yönettiğini söyleyerek "Başbakan olmak için tek bir şey gerek. Soyadının ya Papandreu ya da Karamanlis olması" dedi.
Yetersizdi, sönüktü, azdı televizyonlardaki "liderler zirvesi". Ancak artık "gelenek" haline geliyor. Bu da son derece olumlu bir şey.
Şimdi 22 Temmuz seçimleri öncesi Türkiye’de neden böyle bir zirve yapılmadı? Cevabı haddim değil.
Selanikli oyunu güzele verir
Atina’da, Mora yarımadasındaki Patra, Kalamata şehirlerinde milletvekili adayları yangınlar yüzünden kül olan yeşilin üç beş katını vaadettiler. Pire limanında az ötedeki varoş ilçeleri Elefsina’da, Keratsini’de işsizliğe çare bulacaklarını söylediler parlamentodaki koltukların namzetleri. Nüfusun büyük bölümünü çiftçilerin oluşturduğu Tesalya bölgesinde Larisa, Lamia şehirlerinde AB’den daha çok para, daha ucuz gübre sözü verdiler. Adalarda, Girit’te Rodos’da çiftçiye, turizmciye bol keseden attılar.
İnanmıyorum.. Çünkü, beton yığını Atina’da yıllardır yanan yeşilde mantar gibi villalar üredi. Çünkü, her hükümet nedense yüzde 11 civarında devraldığı işsizliği yüzde 7-8’lere indirmekle övündü ama işsizlik hep yüzde 11. Çünkü, parasının 26 yıldır müsrifçe harcandığını gören AB muslukları yavaş yavaş kapatmaya başladı. Çünkü, seçimlerden sonra gübre de pahalılaşacak önümüz kış ve turizmci adasında sinek avlayacak.
Şehir şehir saydım ama Selanik’de ne olur bilemem. Çünkü Selanik özellik arzediyor. Burada verilen vaatler tartışılır. Çünkü, iki büyük parti yani Yeni Demokrasi ve Pasok’un kurmayları, Selanik’de seçmenlerde vaatlerden başka güzele, çok güzele de oy verdikleri sonucuna vardılar. Aksi taktirde, bunca güzel adayın Selanik’de işi neydi?
Sözgelimi sinema sanatçısı Meri Akrivopulu. Broşüründe "Bir ay süreyle Küba’da şeker pancarı topladığını" belirtmiş. Eh sosyalist Pasok partisi adayı ne de olsa...
Buraya kadar tamam da Akrivopulu birkaç ay önce bir dergiye verdiği demeçte Küba’da yalnız sosyalizmi öğrenmediğini ifşa etti. Tabii dolaylı olarak. Güzel aday "Küba seks yaptığım en egzotik yerdi" dedi.
Asla aynı iç çamaşırı giymemesi, evine girer girmez ilk iş olarak dört bir yandaki mumları yakması Akrivopulu’nun diğer özellikleri.
Karar seçmenin...
Pasok’un Selanik’deki diğer kozu Eva Kaili daha hanım hanımcık. Dedikodulara bakılırsa Akrivopulu ile karşılaşmamaya hep özen gösteriyormuş bu dönemde. Sloganı "Hep birlikte imkánsızı gerçekleştirelim".
Yeni Demokrasi Partisi cephesine gelince; 2004 seçimlerinde girdiği parlamentonun kulislerinde "En güzel sarışın milletvekili" ilan edilen Elena Rapti ve bietanol yakıtlı otomobili ile Selanik sahilinde tur atan kimyager Liana Yuta oy istiyorlar.
Karar yine seçmenin.
MOTOSİKLETİN ZEVKİ
Motosikletin gazı bir başkadır. Otomobile kıyasla çok daha yumuşak, çok daha tatlıdır. Sürücü, hayli zamandır kullanmadığı motosikletteki gazın cazibesini keşfettiğinde az ilerdeki virajda bekleyen mıcırdan habersizdi.
Viraja geldiğinde çok hafif gaz kesti ama çok geçti. Motosiklet bir o yana bir bu yana sallandı. Frene basmak o anda sürücünün paniği sadece. Arka tekerlek bağımsızlığını çoktan ilan etmişti. Atıverdi sürücüyü birkaç metre öteye.
Yaşını başını almış sürücü kendini bir anda havada buldu. Yere düşmesi saniye aldı ama ona saatler gibi geldi. Yolda otomobiller durdu insanlar koşuşuverdi yanına. Nasıl bir duyguysa hemen ayağa kalktı. O anda acı hissetmiyordu. Sol ayağı asfaltta sürünmüş kanlar içind, "bir şeyim yok" diye düşündü. "Vah vah" diyenlere, "Nasıl oldu" diyenlere öylece bakıyordu. Oradan uzaklaşmak kaçmak istedi. Motosikleti yerden kaldırdı ve dönüş yolculuğuna başladı.
Sürücü motosikletten indiğinde evine gitti yarasını temizledi. O anda sol omuzunda ağrı hissetti. Giderek ağırlaşan bir ağrı. Birkaç saat sonra elini kaldırmasına bile izin vermeyen bir ağrı. Taksiye bindi hastaneye gitti. Röntgeni çekildi. Zedelenme varmış omuzunda. Sallamasın diye bağladılar kolunu. Bir hafta hiç hareket etmemesini söyledi doktorlar.
Daha 5 gün oldu bir kolum bağlı, ayağımdaki yaralar kabuk tutmak üzere. Otomobil kapıda beklerken, neden motosiklet, diye sordum kendime. Trafikte sağladığı kolaylığı bahane gösterdim önce. Ama sonra "Özgürlük duygusu" ve "Bu yaşıma rağmen hálá... " gibi cevaplar buldum.