Paylaş
Allah’ın en şanslı kuluyum ya ben, Banu Gündoğdu arkadaşım.
Banu, ArtBTG’nin kurucusu. O da sıkı bir yöneticiyken, Türk çağdaş sanatını ve sanatçılarını bu bölgede tanıtmak aşkıyla Dubai’deki galeriler ile Türkiye’deki sanatçılar arasında köprü olmak için bankacılığı bıraktı.
İyi ki bıraktı bankacılığı. Müthiş ciddi bir işi, layığıyla, olması gerektiği kalitede yapıyor Türk sanatı adına.
Sayesinde bu bölgeye de bolca Türk sanatçısı gelir oldu.
Düşünün, iki yıl içinde Devrim Erbil ikinci kez Dubai’de!
Devrim Erbil’in sergisi DIFC’de açıldıktan sonra (çok şanslıyım demiş miydim size?) hep beraber yemeğe gittik.
Bütün gece ağzım açık, heyecan ve hayranlık içinde dinledim Devrim Erbil’in her anlattığını. Yüzlerce kelime not aldım beynime.
Yetenekli bir insanın çalışmadığı zaman yeteneğini harcayacağından, kaybedebileceğinden; yeteneği olmayan bir insanınsa eğer azmederse, tutkuyla yılmadan sabırla çalışırsa, mutlaka bir yerlere gelebilecek olduğundan bahsetti mesela.
Tam benim inancım işte!
Alın size alakasız ama alakalı bir örnek; bendeniz hayatta bir adım koşacağıma inanamazdım, çatır çutur koşuyorum azimle çalıştıkça.
Devrim Erbil’in bir kızının adının Renk olduğunu öğrendim mesela.
Nasıl hoşuma gitti; Renk... Ne güzel bir isim değil mi...
3 bin resmi varmış Erbil’in. Türk sanatçısı adına sanırım bu bir rekor!
54 yıldır hiç durmadan sürekli çalışıyor, üretiyor. Şahane fikirleri, projeleri var. Durmak kelimesi yok kitabında.
Öyle çok sosyal sorumluluk projesini de sorumluluk edinmiş ki Devrim Erbil, daha çok çalışmam gerektiğini anladım onu dinledikçe. Hatta Pınar Resim
Yarışması’nın da baş sorumlusu çıktı mesela.
Ailemin Balıkesirliliği var, hemşeriyiz ayrıca. Sohbet nasıl da güzeldi!
Ne çok şeyden konuştuk. Ben o müthiş ince detay resimleri şimdi anladım aslında.
Devrim Erbil konuşup anlattıkça, doyamadım anladıklarıma.
Sergisi 10 gün boyunca açık Dubai’de.
Bir daha gittim sergiye.
Bambaşka baktım Devrim Erbil sanatına...
Yonca “hayran”
Al Yazmalım
Devrim Erbil’e Antalya’ya 3 Mart’taki Runtalya için TOG adına Adım Adım koşmaya gittiğimi söyledim.
Şöyle bir durdu ve bana ne dedi biliyor musunuz?
“Beni bu dünyada La Sagrada Familia kadar etkileyen bir tek sanat eseri var, o da Antalya’da.
Bir heykel.
Dünyada bu ikiliden başka beni etkileyen hiçbir şey yok. Git gör mutlaka.
Al Yazmalım heykeli. Meriç Hızal’ın eseridir.
Töre ve ahlak (!) cinayetine kurban edilen kadınların anısına dikilmiş bir heykel Al Yazmalım.
Kırmızı çelik, kadınların dökülen kanlarını çağrıştırır.
5.5 metre yüksekliğindeki heykelin üzerinde öldürülen 460 kadının adı var...
Görünce ne demek istediğimi anlayacaksın...”
O kadar etkilendim ki daha dinlerken tüylerim diken diken oldu, Antalya’ya iner inmez Al Yazmalım’a gideceğim. Zor duruyorum yerimde.
Gideceğim.
Size de göstereceğim Al Yazmalım’ı.
Sonra da Devrim Erbil’i arayıp “Sözümü tuttum, Al Yazmalım’a geldim” diyeceğim.
Töre ve bacak arası ahlak (!) cinayeti kurbanı kadınlarımızı anacağım...
Yonca
“sözümsöz”
Koş Yonca Koş!
TOG’a bağışlayacağınız 90 TL ile 1 gencin elinden tutacaksınız.
Gençlere değer!
TOG Bağış bilgileri:
Garanti Bankası
Hesap sahibi: TOG, Toplum Gönüllüleri Vakfı
Bağlarbaşı Şubesi (422) Hesap No: 6296674
IBAN No: TR 890006200042200006296674
Web üzerinden bağış için: http://tog.org.tr/bagis_206
Açıklama: YoncaTokbas AA kendi isim soyadınız
TÖ-TS
Teoman’ı o kadar özlüyorum ki!
Lütfen dön Teoman müziğe. Lütfen!
Nefret ediyorum bir insana baskı hissi vermekten ama elimde değil. Özledim. Sesini her duyduğumda çakılıyorum.
Hep o yazdıkları, söyledikleri yüzünden!
Senden önce, senden sonra yüzünden.
Yonca
“hasret”
Paylaş