Paylaş
Yurtdışında yaşayan Türk çocukları, burada yaşayan Türk çocuklarından çok farklı.
Bunu hiçbir yargılama yapmak için söylemiyorum. Bu çok doğal bir durum. Esprilere uzaklar, dil sorunu yaşıyorlar, uyum sağlamaları en az iki hafta alıyor.
Ortamlarda verilen tepkilerden çok farklı etkileniyorlar. Mesela trafikte sinirlenip kornaya basmak bana hiçbir şey ifade etmezken, benim çocuğumu inanılmaz geriyor. Çocuklarım hayatında sollama yapana zaaart diye korna basıldığını hiç görmedi ki! Sokakta laf dalaşı da görmedi...
“Arka Sokaklar” dizisini izlediklerinde sanırsın korku filmi seyretmişler. Dilleri tutuluyor. Hatta hatta Dubai’nin koşullarından dolayı hiç bakkala gidip gazete ekmek almadılar mesela.
Bizim gibi, sokakta bilmem kim amca tarafından azarlanmadılar veya ne bileyim komşu teyze “Oy ben seni yerim kuzuuu” diye yanaklarına yapışıp makas almadı. Oğlum “Anne kadın beni yiyecek miii?” diye fenalık geçirmişti ilk sefer.
Pazardaki amca “Amaaan ne de çirkin kız bu böyle, tü maşallah!” demedi daha önce hiç. E doğal olarak bunu duyan kızım ağlamaya başladıydı geçen yaz “Anne ben çirkin miyim gerçekten?” diye! “Ya kızım saf mısın, nazar değmesin diye öyle dedi amca” diyorum anlatamıyorum hiçbir şekilde.
Neyse yani diyeceğim o ki, uyum sorunu oluyor. Ben ne yaparsam yapayım oluyor.
Arkadaşlarının olduğu siteye oynasınlar diye götürdümdü geçen hafta. Nitekim çocuk çocuk istiyor. Hani imkanım olsa okulu bizde ağırlayacağım ki, sorun olmasın ve bana yapışmasınlar. Hay götürmez olaydım!
Gerçi bir yandan da fanusa koyacak halim yok ya, bir şekilde öğrenecekler hayatla ve her türlü insanla baş etmeyi.
Akşam o sitenin içinde koşturup oynarlarken, sitedeki kiracı Fransız adam evinden o karanlığın içinden fırla, başla çocukları avaz avaz bağırarak kovalamaya. Oğlum da aralarındaki en küçük.
Hem adamın ne dediğini anlamıyor hem de resmen ödü patlıyor.
Ama ne korkmak kardeşim, çocuk resmen travma yaşadı. Şoka girdi. Kaç gündür perişanız. Bu arada meğer bu adam o sitedeki tüm çocuklara hayatı dar etmiş. Bir başka akşam sopayla kovalamış çocukları karısıyla beraber.
Site yönetimine şikayette bulunmuş, efendim çocuklar saat 9’dan sonra etrafta oynayıp gürültü yapamazlarmış, denizde de gürültü yapamazlarmış diye. Sitedeki arkadaşlarımın da nevri dönmüş tabi.
Hepimiz kendimizi koşarak atıyoruz yazlığa çocuklarımız azıcık açılsınlar diye. Hayatı, sokağı, doğayı yaşayarak yazları serpilsinler diye.
Bir araştırmışlar ki bu çift, başka sitelerden de resmen çocuklara verdikleri rahatsızlık yüzünden ihraç edilmiş meğer.
Ha şimdi sakın bu adam Fransız diye genelleme yapıp Fransız halkına kızmayın, alakası yok. Bunu yapan huysuz insan bizde de çok. Üstelik yaşlı genç de fark etmiyor. Bu sorun her yerde aynı. Dubai’de bir komşum vardı, akşam üstü 5 çayı içerken sohbetimizden rahatsız olmuştu hiç unutmam.
Valla çocuk gürültüsü evet bazen beni de delirtiyor. Kafamın kendi çocuğumu bile götürmediği zaman oluyor. Ama çocuk dediğin tam da bu dönemde içindeki neşesini, heyecanını dışa vurmazsa, çocuk olabilir mi? Normal gelişimini tamamlayabilir mi?
Bu çocuklar robot değil ki düğmesine bas kapat, sesini kıs aç.
Uçakta da ağlıyorlar evet. İnanın anne baba herkesten perişan o anda.
Elden gelse de tıpa olsa taksam ağzına. Görüntü var ses yok oh be desem. Ama yok işte. Olmuyor. Çocuk! Adı üzerinde çocuk!
Çocuklar tüm kış kapalı kalıp zaten kafayı yiyor. Yazın açık havada, güvenliği de olan sitelerde oynayıp koşturmazlarsa ne yapacaklar? Yani hepimiz bir zamanlar çocuk olmadık mı? Nedir bu çocuk sesine olan alerji?
Üstelik benim gördüğüm, ses gürültü kaldırmayanlar için sitelerin daha sessiz köşeleri de var denize girmek için, oturmak için.
Ya da çok istemiyorsan, belki de bu durumda sen kendine başka türlü bir yer seçeceksin, inler ve cinler eşliğinde sessiz sedasız bir yaz geçireceksin.
Ben çocuk olan site bulacağım diye dağ tepe gezdim ki halimden anlayanlarla bir arada olayım da rahatsızlık vermeyelim diye.
Sessizlik isteyen de ona göre ev arayıp tutacak belki de. Ya da bana da gelenler gelecek, çocuklarla bir olup gidip adamın evinin önünde sabaha kadar dümbelek çalıp türkü söyleyeceğim.
Yonca “dümtek”
Son durumum
Gümüşlük’te Atölye Gümüşlük’teki Haldun İnan’dan su kabakları aldım. 4 Yapraklı Yonca desenli, baykuş desenli olanını da yaptı Haldun Bey bana. Zeytin ağaçlarıma astım hepsini. Akşam onların altındayım. Çocuklar bahçemizde koşturuyorlar. Neşeli çığlıklar atıyorlar. Kulaklarım mest şu anda.
Yonca “yinyeng”
Paylaş