Paylaş
Çocuklarım gittiler.
Vahim durumdayım!
Çok şükür sağlıkları yerinde; ama benim yanımda değiller işte.
1 ay daha göremeyeceğim onları.
Bağrımıza taşı bastık, götürüp yazlığa bıraktık.
Biz burada eşşekler gibi çalışıyoruz, onlar cıp cıplıyor denizde.
“Oooohhhh!” diyeceksiniz “Ne güzel, keyfin kebap evli ve çocuksuz” diye...
Ama öyle olmuyor işte!
Kadın milleti sado-mazo kardeşim.
Çocukların dizinin dibinde olur, köşe bucak kaçacak yer ararsın; giderler, özlemden ağlarsın.
“Nankörlük etme Yonca!” diyorum ha bire kendi kendime...
İşten geliyoruz eve, oturuyoruz başbaşa eşimle.
O bana bakıyor, ben de ona.
Boşluktan elimizi ayağımızı nereye koyacağımızı bilemez olduk.
Alışmışız çaktırmadan flört etmeye, meydanı boş bulunca şaştık kaldık beceriksizliğimize!
Zaten ne konuşsak, neyi tartışsak hooop 20 dakikada bitiyor, konu çözüme ulaşıyor ve hemen kapanıyor.
Üstelik ben, anlaşıldığı üzere, konusu ve lafı kolay bitmeyen, susayım diye üzerime para teklif edilmiş olsa da susamayan bir kadınım.
Ama ne konu açtıysam, ne kadar sündürdüysem, sataştıysam, uzamıyor anasını satayım, şıpadanak bitiyor işte!
E tabi!
Araya giren yok.
Konuyu dağıtan yok.
Ağlayan, sızlayan, çağıran, “meeeee” leyen yok.
Normalde çocuklar varken bir konuya başladıktan 1 ay sonra sonuç alabiliyoruz. O da konu bambaşka bir yöne gidip yolda kaybedilmediyse ve gündem maddesi idrar yolu enfeksiyonuna ya da “Hay Allah! Yine kakası geldi, dur yaptırıp geleyim” e dönüşmediyse -ki zaten o gidişin dönüşü de “Ay bu kaka bir garip, doktoru mu arasak ne?” şeklinde.
Oysa şimdi; cart konu belli, curt konuştun bitti, hooop sıradaki!
Yahu peki biz eskiden ne konuşuyorduk da bu kadar uzun sürüyordu?
Şu “boş” ortamda, araya “tuvalet” muhabbeti girmeden, 10 yıllık plan yapma, iş halletme, sorun çözme olayını 1 gecede bitirdik ve
Depoyu fulledik.
Oh be!
Yonca
“tamkapasite”
Uzun zaman olmuşlu dip not: Uzun zamandır anne yazısı yazmamışım, uzun zamandır “Radyo Ben” de yapmamışım, uzun zamandır hayal alemine de dalmamışım.
Tüm suçlu; memleketim, hayal kurmayı reddettiği gibi kurdurtmayan sistem ve bunu anlamak istemeyen de bir okur kitlesi bence.
O yüzden ben de, Ertuğrul Özkök gibi, okulu devamlı kıracağım bundan böyle. Üç kuruşluk utanılası gündem malzemelerini çöpe atıp hayallerime dalacağım yaz süresince.
Bilginize,
Yonca
“ASİye”
Paylaş