Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Tory Burch’un Dubai partisi

Adını ToRy değil de ToNy algıladığımdan erkek sandığım ve partisine gitmeden “Dur bir Google’dan bakayım neymiş, kimmiş?” deyince kadın olduğunu anlayıp cehaletime pes dediğim Amerikalı modacı Tory Burch, Dubai’de defile düzenleyip özel bir parti verdi. (Of bu cümlede nefessiz kaldım!)

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb05a1f018fbb8f8a5e389

Ben de “kamber” misali kendimi o özel partide buldum işte. İstanbul’da olsa daha çok zorlanırdım “ne giyeceğim, ne edeceğim” filan diye ve kesin bir bahane bulur gitmezdim ama Dubai olunca hiç kasmadım kendimi. Üstelik merak da ettim Arap ortamında ne nasıl oluyor diye.

Dubai’de kuş kondursanız kendinize, Arap kadınları kadar ihtişamlı, şıkırtılı olmanız mümkün değil ve her türlü cins giyinip gelen olabileceği için ben de siyah jean’im, bluzum ve Sanemiko 4 Yapraklı Yoncalı pabuçlarımla pek bir rahattım valla.
Davet, Al Qasr Hotel Magnolia’daydı. Al Qasr Venedikvari bir mekan olduğu için “Abra” yani gondolumsularla gidiliyordu mekana. Topuklularla suya düşmeden Abra’ya binip deli gibi güzel müzik çalan, über şık giyinmiş süslenmiş çok uluslu kalabalığın arasına karıştım.

İlginç bir manzaraydı. Arap kadınlarının her biri başka bir dünya. İnanılmaz güzeli, alımlısı, abartmışı, sadesi, uçanı, kaçanı... Ve aralarında mini minnacık, sade ama şık bir Tory Burch. O kadar minyon bir kadın ki şaştım kaldım gördüğümde. Üzerindeki elbisesi çok güzeldi ama etrafını çevreleyen kadınların hali “defileyi onlar düzenliyor” sanki dedirtti.

Ne bileyim, mesela bizde Neslihan Yargıcı girdiği yerde anında fark edilir, Tory hiç öyle değildi. Etrafı merakla izlerken bir ara, kendimi Tory Burch’ün yanında buldum. Hani öyle bir an olur ya, yan yanasındır ve bir şey söylemek gerekir gibi gelir, tüm gözler üzerindedir, sen aslında orada olmak istememişsindir, kameralar başlar çekmeye, panikler ama rahat gibi davranırsın masusçuktan... İşte öyle bir anda can havliyle, “Eee Tory, seni burada görmek ne güzel. Ben de Türkiye’den gazeteci yazar Yonca, İstanbul’a ne zaman geçiyorsun?” gibi tamamen kafadan atma şekilde bir şey derken yakaladım kendimi ve daha kendime “Ya Yonca n’apıyosun sen yaaa?” dememe kalmadan Tory şak sarılıp bana, elindeki yüzüğü de hayranlıkla göstererek “Ay sanırım haftaya oradayım, bak bu yüzüğü Sevan’dan aldım. Hayranıyım İstanbul ve Türkiye’nin, o kadar özledim ki, hemen gitmek istiyorum. Sen neresindensin, nerede oturdun vs...” demez mi! Şok şok şok!

Allah’ım, diyorum size ben hakikaten ya çok ballıyım ya da Forrest Gump’ım. Kadının o samimi, sıcak haline de bayıldım.

Her şeyi geçtim, esas İstanbul dediğim anda açılan kapıların, eriyen buzların, Türkiye dediğimde yüzlere yansıyan ışığın içime verdiği hisse nasıl bayılmayayım?

İstanbul’un gücü bu! Binlerce yıllık gücü...

Her yerde, herkesi her daim etkiliyor ya...

Hastasıyım!
Yonca
“Muhteşem İstanbul”

Haberin Devamı

Pucca

Haberin Devamı

Gerçekten bayılıyorum! Yazdığı her kitap olay oluyor.

Her yazısı da.

Bu kız manyak! Yani iyi anlamda söyledim...

Düşünsenize bütün gençler deli gibi takip ediyor, deli gibi okuyor, hatta imza gününe pankartlarla gidip salonun kitlenmesine neden oluyorlar. Sizce de süper değil mi?

Kaç yazar tanıyorsunuz o yaşta kendi nesline gazete-kitap okutan, bağımlı yapan, eğlendiren, güldüren, “Hah işte ayyynen!” dedirten?

Pucca harbiden iyi yazıyor, olduğu gibi ve şu an o kafadan ne geçiyorsa o, ki bu da bence müthiş bir şey.

En son kitabı “Allah Beni Böyle Yaratmış” yine en çok satanlarda 1 numara!

Vallahi bayılıyorum bu duruma.

Yonca
“Puccaperver”

Herşeye Rağmen Yaşam

Haberin Devamı

Serkan Uman, Van’da 7,5 aylık prematüre doğuyor. Doğum anında oksijensiz kalma sonucunda spastik, yani tıp dilinde serebral palsi, distoni hastalığıyla dünyaya geliyor. İlköğretim ve ortaöğretimi açık ilköğretimden bitirdi. Şimdi ise liseyi açık öğretimden okuyor.

2008 yılından beri de Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nde basın ve protokol asistanı olarak çalışıyor.

Serkan, “Herşeye Rağmen Yaşam” adlı bir kitap yazdı; tek parmağıyla. Ben onu 2010’da Avrasya koşusu sırasında tekerlekli sandalyesinde iterek finişe gittiğim o zor yolda tanıdım.

Ben az kaldı yarışı bırakacaktım, koşarken tıkandım, ama o beni bırakmadı, “Yavaşlar, hep beraber bitiririz” dedi. Hiç unutmadım. Azim nedir, zorluğa rağmen devam etmek nedir bilen, feyz alınası bir çocuktur.

Aslında sadece “özel” insanlara değil, hepimize örnek Serkan’ın kitabı.

Herşeye Rağmen Yaşam’ı Serkan’ın kendi web sitesinden sipariş etmek mümkün, her yere teslim de ediliyor: www.serkanuman.com
Yonca
“hayranlıkla”

Yazarın Tüm Yazıları