Paylaş
Kendisini dinlerken düşündüm.
Düşündükçe de, farkettim.
Her kanalı taradım; bir daha, bir daha dinledim. Belki ben yanlış duymuşumdur diye, emin olmak istedim.
Yok.
Yanlış duymamışım.
Hiç bu kadar süper ve süper güçleri olan, her şeyi tek başına yapabilen bir Başbakan
yoktur, onu farkettim.
“Aslında çok şanslı olmalıyız...” diye içimden geçirdim.
Ama öyle hissetmedim.
Başbakan’ ın kabineyi açıklarken kullandığı her fiil, benmerkezci ve birinci tekil şahıs şeklindeydi, not ettim.
Yaptım
Buldum
Çözdüm
Önerdim
Karar verdim
Hazırladım
Bitirdim
“Vay be!” dedim. “Şu fiillere bak! Herşeyi tek başına yapabilen bir Başbakanı var ülkemin. Kimseye ihtiyacı yok. Sorunu gören de, çözümü öneren de, kararı veren de tek bir kişi!”.
Öyle...
Mi?
Koskoca Hükümet = 1 kişi...
Mi?
Sanki öyle.
O konuşmayı dinlersek öyle.
Bütün ülke yönetimi sanki tek kişilik bir oyundan ibaret.
Peki nerede o, “arka plandaki takıma” hakkını vermek veya ne bileyim, en basitinden takdir etmek için kullanılabilecek küçücük bir 3. çoğul şahıs eki?
Nerede “ben” yerine “biz” deme, diyebilme asaleti ve cesareti?
Yaptık
Bulduk
Çözdük
Önerdik
Karar verdik
Hazırladık
Bitirdik
...
Bu kadar küçük bir detayla başlayabilirdi bu “biz” olmak, olabilmek işi.
Acaba “biz” demek mi çok zor, olmak mı?
Ya da
“Ben” demek, bilinçli bir tercih mi?
Miydi?
Belki de “içi dışı bir” dediğimiz gibi biri ve içindekini, yani tekil olma isteğini olduğu gibi dışa vuruyordu kendisi.
Kimse, hiç kimse bunun üzerinde durmadı, geçti gitti.
“Biz” olmak, o kadar da önemsenmiyor demek ki.
Biliyor musunuz, ben çok kalabalık bir çokuluslu şirkette çalışıyorum.
Bir sunuş hazırlarken, tek bir soruma aldığım tek cümlelik bir cevap için,
Cevabı veren takım arkadaşıma mutlaka atıfta bulunup
Teşekkür edip
Hakkını verip
Takım olmanın gücünü hissedip hissettiriyorum.
“Ben” yerine “biz” demenin, diyebilmenin bir erdem olduğuna inanıyorum.
Bunu laf olsun diye değil, öyle olması gerektiğine inandığım için yapıyorum.
Kendime nasıl davranılmasını istiyorsam, takım arkadaşlarıma da öyle davranıyorum. Hem tek başıma yaptığım işin başarısı keyifli de olmuyor.
Hak yememeye özen gösteriyorum.
“Biz” demek yerine devamlı “Ben” deniyorsa eğer, gidişatta kesin bir yanlışlık vardır.
Hala biz bizeyken...
Uyarmak istiyorum.
Yonca
“Rahatsız”
Geç kalmış dip not: Bu yazıyı çok önce, taaa kabine açıklandığı gün yazmıştım. Yazıyı nadasa bırakıp üzerinde düşünmek için yayınlamamıştım. Zamanı geldi de geçti bile, keşke beklemeseydim... Çok pişmanım.
Paylaş