Paylaş
Her şey beklenmedik anda oldu. Çok güzel oldu. Ay amma çok “hiçbir, her şey ve oldu” dedim farkındayım. Heyecanlıyım. Ondan öyle oldu. Peki mesela ne mi oldu?
Bir sabah gözümü Elele’nin Yayın Direktörü Ferhan Kaya Poroy’dan gelen ileti ile açtım. Elele yenilenme sürecine girmiş. Kelebek yazılarımı severek takip ettiklerini, beni arayıp ulaşamadıklarını, Elele dergisinde yazmamı istediklerini söylüyordu. O satırları okurken resmen şirketin ortasında kalkıp ekran karşısında bir güzel oynadım. İşte “Kelebek mucizesi!” dedim. “Hayatıma giren her şey, bana yeni bir mucize daha getirdi, bakalım bu ne getirecek?” dedim. Yedi sülalemi arayıp haberi verip çığlıklar atıp yeniden oynadım. Anlaşıldığı üzere gayet oynak bir kadınım. Neşelenince aynen böyle kapı gıcırtısına oynarım.
Yonca
“naynay”
Bir bavul dolusu Yonca
Yaklaşık bir senedir sırasını bekleyen çizimi de hazır bir yazım vardı. “Yazım hazır, hemen yollarım” deyip utanmadan ekledim: “Yazımın fotoğrafını da çekebilir miyiz? Bana bir bavul lazım, Banu Alkan tarzı pelüş lazım, maket uçak, dergi, kitap, çanta falan filan lazım!”. Tam da o hafta kardeşimin nişanı vardı, görümce oluyordum, İstanbul’a geliyordum. Hani bazen her şey rast gider de denk gelir ya, öyle oldu. Uçaktan indim. Uykusuz, perişanım, gazeteye zor attım kendimi. Gittim Elele’ ye. İçimden “Amma taş kadınmış!” diyerek baktığım kadın Yayın Yönetmeni Elif Zehra Taş’ çıkmaz mı? Çok güldüm aklımdan geçenlere. Alt tarafı bir portre ve bir de yazımla ilgili fotoğraf çekecektik derken, fotoğrafçı Ertuğrul Balıkçıoğlu’ yla coştuk. Kamil Aydın azimle beni itiş kakış bavulun içine yerleştirince gülmekten göbeğimiz çatladı. Koridorlarda bir oraya bir buraya elimde bavul çanta dergi saçımda inekli tahta mandalımla koştum durdum. En sonunda bavul benden kurtulmak için kendi kendini imha etti. Sapı koptu, tekerlek yerinden fırladı ve Yonca popo üstü yere çakıldı. Tam da bana layık bir son olduğu için çekim de sonlandı. Yani Okurcuğum, uzun lafın kısası, Elele’ nin Mart sayısıyla beraber her ay oradan da sataşacağım sizlere. Dergi şu anda bayilerde. Ölüyorum heyecandan. Sabaha kadar ne ben uyudum ne kocamı uyuttum. Görsel Yönetmen Koray Gökkaya’ ya hayallerimle ilgili bin tane cümle kurmuştum. Koray “Tamam” demişti sadece. Benim hayallerim halt etmiş; çünkü Koray alasını yapmış. Elele’ yi alın bir bakın. Bana da üşenmeyin yorumlarınızı yapın. İşte benden son haberler böyle. Hayatta insanın eğlenerek bir şey yapabilmesi kadar büyük bir şans yok bence. Yine ömrüm uzadı sanki! Heyecanımı da lütfen mazur görün. İnsanın hayalleri teker teker gerçek olmaya başlayınca bu hale geliyor demek ki. Ah bir de kitabım bitse. Biter değil mi? Bitecek elbette.
Kelebek etkisi devam ediyor evrende bir yerde.
Heeey! Umarım sizin de hayalleriniz gerçek olur, şıkıdım şıkıdım oynarız hep birlikte!
Yonca
“elele”
Koş Yonca Koş!
Runtalya 2010 için geri sayım başladı. Yardım amaçlı 10km koşmama tam 9 gün kaldı! Peki siz TEGV’ ye bağışınızı yaptınız mı?
Yonca
“azimli”
1, 2
Paylaş