Paylaş
Plajdayım.
Bodrum’da.
“Bodrum bitmiştir!” diyenlere inat, Bodrum aşığıyım hâlâ.
Bodrum bitmedi, bitmeyecek haberiniz ola!
Zeytin ağacımın tam altındayım.
Halikarnas Balıkçısı’nı anıyorum.
Benim ne bu havaya ne de bu denize doymam söz konusu olamaz asla.
Denize nazır rüzgar saçlarımda, uzaklara dalmaktayım.
Tuzlu tuzlu deniz kokusu çekiyorum ciğerlerime.
Meydan okuyorum geçirdiğim tüm peşimi bırakmayan zatürreelerime!
Hiçbir şeyi düşünmeden, çok şey düşünüyorum.
Boş şeyleri bıraktım sırtımı döndüğüm dağların arkasında, hayatı dolu dolu yaşamanın keyfine varıyorum, deniz kıyısında.
Rakı içiyorum.
Kavun yiyorum.
Beyaz peynirlerle ‘tadmaca’ oynuyorum.
Mezelere içimden geldiğince şımarıyorum.
Terlediğim an, kendimi buz gibi suya bırakıyorum.
Alıp da beni her nereye götürürlerse artık...
Kendimi dalgalara emanet ediyorum.
Kadınlığımın,özgürlüğümün, hayatımı yaşıyor olmanın tadını çıkarıyorum.
Nefes alıyorum.
Hiç susmayan bir müzik var arka planda.
Çocuklarım dört dönüyorlar etrafımda. Gülüyorlar.
Bi biri atlıyor suya, bi öteki.
Şükrediyorum yaşama şansı verildiği için bana.
O yüzden,
Madem yaz gelmiş...
Kadınlık, annelik, yazarlık, iş kadınlığı ve canavarlık rollerimden çeşitli cephelerde verdiğim savaşlardan azıcık bunaldığım için, ara veriyorum tabana kuvvet topuklu koşturmalara.
Şiddetle tavsiye ediyorum bu satırları okuyanlara da...
Varsa niyetiniz hiç bekletmeyin, acilen koyverip su kaçırın ruhunuza.
Hiç takılmayın cılkı çıkmış gündem olaylarına.
Bakın hayatınıza!
Her şey gelip geçiyor da,
Güzelim hayat bir kere yaşanıyor, nasıl olsa...
Yonca
“doyadoya”
Paylaş