Paylaş
Biz sapıklığı cehalete bağladık, dağlarda sandık.
Kendimize uzak gördük.
Hatta görmedik, yok saydık ve sustuk.
Utandık.
Biz utandık!
Sapıkların utanmasını sağlayacakken, bizler boynumuzu büküp sırlarımızı içimize attık.
Oysa sapıklar dağda değil, dibimizdeydi, ailemizdeydi, mahallemizdeydi.
Biz onları sakladık.
Hata yaptık.
Sapıklar da, pişmiş kelle gibi sırıtarak hayatlarına devam etti.
Nasıl olsa deşifre edilmeyeceklerdi, edilseler de affedileceklerdi...
Onlar affedildi, bizler suçlu kaldık.
Onlar teşvik edildi, biz sindirildik.
Bu ülkede kızının olacağını duyunca sinir krizi geçiren kadınlar var biliyor musunuz?
Kendi yaşadığı iğrenç ellemelere, otobüste bacağına sürtünerek boşalan erkeklerin tacizlerine kızı da maruz kalacak diye sinir krizi geçiriyorlar...
Kızının orasını burasını elleyen bir öğretmeni, komşusu, amcası, otobüs şoförü, bakkalı çakkalı olacak diye korkuyorlar...
Oysa mesela, memleketimizde erkek çocukların daha fazla tacize ve tecavüze uğradıklarını bilmiyorlar.
Kız-erkek, genç-yaşlı, çocuk-büyük, bakire veya değil fark eder mi peki?
Köy-kent-kasaba olması ne değiştirir peki?
Bir “hayat kadını” da tecavüze kurban gidebilir ve bu da bir suçtur, hiç düşününüz mü peki?
Ne diyeyim?
Nereye gidip kime çatayım?
Dünyanın bütün “gelişmiş” ülkeleri bunları müebbetle veya idamla yargılıyor da, bir biz mi affedilebilir buluyoruz?
Bunların tedavisi yok.
O yüzden en az 60 yıl ceza alıyorlar.
Elden ayaktan düşsün de işleyemez hale gelsin diye insan içine salınmıyorlar...
Demek bu durumda bizde herkes sapık!
Adalet de, mahkeme de, kanunlar da, uygulama da bulunanlar da!
Kişi kendinden bilir işi mantığıyla, kendi yakalanırsa salınsın diye yapılmış sanki kanunlar...
Nasıl anlamalı bilmiyorum ki!
Peki bizim Bakanlarımız ne yapar?
Sn. Çubukçu’ nun iş tanımı nedir?
Şu anda neyle meşguldür?
Adli tıp raporunu savunmuş kendileri...
Yani o çocuk şu an süper bir psikolojide öyle mi?
Hatta “Oh ne güzel, ben 14 yaşımdan beri 70’ lik adamlardan öğrendiğim olağanüstü seks bilgilerimle çok mutlu bir hayat yaşayabilirim!” diye seviniyordur. İleride özgeçmişine de yazar, tecrübeli olduğu için hemen iş bulur!
Sayın Bakanımız zamanında çocuk mahkemelerinde çalışmış, şu anda Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı. Ayşe aramış, çok yoğunmuş konuşamamış!
Yuvaların rezaleti kanıtıyla ortada, biz hala daha kasti faul diyoruz, turizm filan diye geveliyoruz, ayıbımızı düzelteceğimize özür bekliyoruz!
Çocuklar, koca koca insanlar, tacizden, tecavüzden mağdur; biz sağlam ruh sağlığından bahsedebiliyoruz.
Sapıklığı tescilli bir adamı utanmasak star yapmak için debeleniyoruz.
Bilmem farkında mısınız,
Şu anda bütün sapıklar sevinçten şeylerini sallaya sallaya eğlenip yeni kurbanlar arıyorlar, çünkü onların bir idolü var.
Nasıl olsa, ne yaparlarsa yapsınlar özgür kalacaklar, yakalanırlarsa pislik yerde kalmasın diye evlendirilip “kurtarılacaklar” ya da en olmadı, tecavüz ettikleri zavallıyı öldürüp yine yırtacaklar...
Nereden bakarsan bak,
Yok böyle bir rezalet!
Biz bu kadar bariz bir suç söz konusu olduğunda bile adaletten bahsedemiyorsak,
Ne ekonomik kriz, ne politika, ne şeriat, ne ılımlı islam, ne o, ne bu...
Boşverin gitsin.
Ellenip ellenip psikolojisi bozulmamış insanların elinde nasıl olsa, biz daha çoook ileri gideriz.
AB’ ye filan halay çekerek önden olmadı, arkadan gireriz!
Bunun adına adalet diyenin deee,
Oturduğu yerden seyirci kalanın daaa,
Aklını başına getirmek için tacize mi uğraması lazım...Acaba?
Yonca
“taşşş”
Paylaş