Paylaş
“Kafamın ne içinde ne de dışında; örtecek, saklayacak, gocunacak, utanacak hiç birşeyim yok!” demek geldi içimden.
O yüzden başımı çırılçıplak, anadan doğma bırakasım geldi birden.
Kel kalmış dimdik başımla; İstiklal Caddesi’nde, Kordon’da, Atatürk Bulvarı’nda yürümek geldi içimden.
Meraklı ama çekingen göz kaçırmalarla kendini kel başıma bakmaktan alamayanlara afacanca gülümseyerek; kalabalık sokaklarda yavaş yavaş yürümek geçti içimden.
Etrafımdakilerle tek bakışla anlaşmak,
Herkese göz kırpmak,
Medenice, kavgasız gürültüsüzce kalabalıklar içinde birey olmak geçti içimden.
Ve birden,
“Arayıp bulmakla aklınızı bozduğunuz edebimizi, bacak aramızda aramanıza gerek yok!” diye bağırasım geldi, yeniden!
“Edebimiz apış aramızda değil, beynimizde!” diye hiiiç sıkılmadan kafalara yer edene kadar tekrarlamak geçti içimden.
Utanacak,
Saklanacak,
Susacak,
Korkacak,
Veya gocunacak tek bir yaramız yok.
Yok. Yok. Yok.
Çağdaş, eğitimli, laik, Cumhuriyet kadınlarıyız!
Başımızı eğmemiz için hiçbir neden yok.
İşlediğimiz bir suç yok!
Eğilmek, bükülmek, küçülmek yok o yüzden.
Başımı eğmeye kalkana boyun eğmeye de zerre kadar niyetim yok.
Susturmak isteyenleri dinlemeye,
Haksızca yolumu kesmeye kalkanlara yol vermeye,
Kadınlarımızı, ülkemizin geri planına itmeye niyetlenenlere meydanı boş bırakmaya da hiç niyetim yok.
Yüzsüzlere yüz vermeye ihtiyacım yok.
Ne bağımsızlığımdan,
Ne kadınlığımdan,
Ne de düşüncelerimden;
Onun bunun lafıyla vazgeçip ödün verecek,
İftiralara göz yumup kolay kanacak göz var sanıyorsanız bende...
E maalesef
O da yok!
Yonca
“var”
Paylaş