Paylaş
...
Hangisi sizce hüzünü anlatır, hangisi acıyı?
Hangisi neşeyi çağrıştırır, hangisi kahpe feleği?
Rakının içinde meze, mezenin içinde binbir türlü acı ve tatlı, acının içinde hem hüzün, hem huzur vardır ya hani felekten çalınan her gecede... Meyhane nağmeleri vardır inceden inceye; bir tatlı hüzün almaya gelir ya insan Kalamış’ a rakısını içtikçe, anason uyuştursun ister ya beynini unutmak istediği şeyleri duyunca kulağının dibinde...
Duramaz şarkılar söyler ya içini çeke çeke kötü sesiyle... Burnunun ucu kızarır ya sessizce... Umursamaz olur ya çevresini kendi derdiyle...
Şarapsa daha çok hayata dair mutlu bir kutlamayı çağrıştırır bana her nedense...
Seksidir şarap, giyimlidir, bakımlıdır, kadındır ya içine dalmak istediğin, içip cesaretini arttırmak istediğin, film gibi büyüsünde kaybolmak istediğin... rakı çırılçıplaktır bence. Sen soyunmadan o soyar seni, koyuverir aynanın önüne, bırakır seni seninle.
Eğersin başını önüne, dalarsın düşüncelere...
İçimdeki arabesk kadının modern kadına yenildiği zamanlara denk geldiği içindir ki rakı kokusu gelir burnuma dayanır, sızlatır içimi.
Ondan belki de...
Hayatımızda ne kadar şarap varsa o kadar da rakı vardır ya ...
Ne kadar kırmızı o kadar beyaz
Ne kadar beyaz o kadar kırmızıdır ya yüzümüz bazen üzülünce...
Şerefe kalkan kırmızı şarapla, tokuşturulan rakı kadehi arasında incecik bir çizgi vardır ya, benim elimdeki rakı dökülür hep azıcık saklı gizli göz yaşına doğru nedense...kırmızı şarap seçimini kendi yapar ve terk eder beni bana söylemeden hem de... Anlar beni, bırakır kendi halime...
Ondan belki de...
Belki de ondan dün gece,
Kırmızı şarap yerine bir kadeh rakı olmalıydı elimde.
Oysa,
Bir ölüm haberi bazen hüzün bazen huzur verir diye insana, zorladım kendimi içtim bir kadeh kırmızı şarap, düşüne düşüne...sindire sindire, kutlamak istedim huzura kavuşmuş olma fikrini,
Bunca yazık edilmiş doyulamadan gidilmiş yılları şerefine...
Maziye daldım her ne kadar istemesem de.
Babacığıma ve anacağına daldım gittim... Hasretliklerine daldım gittim, gözleri kızarttım yine!
Kasım ayı geldi yine.
Dedim size, Aralık ayına gelirken canım hep yanıyor.
Neden bu Kasım ve bu Aralık bu kadar acımasız davranıyor bana, bilemiyorum işte... Çözemiyorum hiçbir şekilde.
Size çok komik yazılar yazardım, yazacaktım, karar vermiştim kendi kendime.
Uzak duracaktım hüzünlerden, hasretlerden bu sene... Size anlatmayacaktım bunları yine.
Olmadı.
Belki seneye...
Yonca
“şerefe”
Bulutsuzluk Özlemi’nden dip not:
Sözlerimi geri alamam
Yazdığımı yeniden yazamam
Çaldığımı baştan çalamam
Bir daha geri dönemem
Akıyorsa gözyaşım kurumasın
Coşup seven gönlümse durmasın
Dost bildik anılarım çağırmasın
Hiçbir kere hayat bayram olmadı
Ya da
Her nefes alışımız bayramdı
Ya da
Bir umuttu yaşatan insanı
Aldım elime sazımı
Yine aşınca çayın suyu boyumu
Belki yeniden
Karşıma çıkacaksın
Göz göze durup
Bakınca göreceğiz
Neyiz nerelerdeyiz
Bilemiyoruz
Şimdi
Paylaş