Okul ödev sınav sistem isyan

Geçtiğimiz Kasım-Aralık, ödev ve eğitim politikalarına dair iki yazı yazdım.

Haberin Devamı

O yazılar hala daha gidip gelip tartışmaya açılıyor.

Bundan mutluyum.

Her birimiz kendi köşemizde bir şeylerden huzursuz olmuşuz ve düşünüyoruz demektir.

Dün de, okul hayatına dair daha yeni yaşadığımız bir tecrübeyi, biz ebeveynlere ve hatta çocuk sahibi olmasa da çevresinde çocuklarla veya gençlerle bir şekilde muhatap olan birilerine ilham olması amacıyla yazıp paylaştım.

Aslında eğitim-okul-sistem konularında bir şeyler yazarken amacım bizleri düşündürmek ve güzelce tartışabilmek.

Çocuklara bakış açımız ne, bir o konuda bize ayna tutmak, düşündürtmek.

Biz ebeveynlerin çocuk ve okul konusunda tutumuna dair daha fazla içimde tutamayacağım birkaç merakımı paylaşmak istiyorum.

Haberin Devamı

Çocuğun sınavını geçmesi, bir sınavda başarılı olması için saatlerce ders çalışması adına kendini, hayatını, hobilerini, maddi manevi her türlü imkanını feda edip adayan aileler acaba bunların yerine çocuğun yaratıcılığı, özgür iradesi, oynaması, resim yapması, spor yapması, özgür takılması ve hatta belki boşluktan sıkılıp icat çıkartması için uğraşsa, bu konularda aynı çabayı ve savaşı verse, ortaya nasıl bir sonuç çıkardı?

Çocuğun ödev yapması için uygulanan psikolojik baskı taktikleri ve gücü; çocuğun bir çiçek ekmesi, hayal kurması, hayvanlarla ilgilenmesi, öğrenme becerilerini deneyimleyerek geliştirmesi için kullanılsa; ödev yaptırma ve test çözme konusunda gösterdiğimiz azim, disiplin ve tutum o yönde sergilense acaba neler olurdu?

Çocuğun aman dersi bölünmesin, dikkati dağılmasın diye sessizlik, düzen ve her türlü disiplin havası estiren bir veli; aynı tutumu ve titizliği çocuk oyun oynarken de gösterse, o derece saygı gösterse o çocuğun geleceği ve hayatı nasıl etkilenirdi?

Sisteme ve okullara kızarken bizler, acaba evde sergilediğimiz davranış ve tutum nasıl, evde çocuğa bakış açımız ne halde?

Haberin Devamı

Çocuk dikkatini sevdiği bir konuya vermişken, kendi ihtiyacımıza yönelik bir şeyden dolayı onu o hayal dünyasından alıp çıkartmak ve oyununu bozmak, o ana saygı göstermemek ve çocuk bu haksızlığa isyan edince bir de azarlamakla çocukta nasıl bir etki bırakıyoruz acaba?

Oysa aynı şekilde dikkatini verdiği dersini çalan kapı bölse, kıyametler koparabiliriz.

Peki bu nasıl bir tutarsızlık sizce?

Ders çalışırken saygı gören çocuk; tek başına takılmak, kafasını dinlemek istediğinde, arkadaşlarıyla olmak istediğinde aynı saygıyı ve onayı göremiyor mesela.

Çocuk dersi için köle gibi çalıştırıp başarılı olduğu takdirde başarısı üzerinden başkasına hava atarak ebeveyn övünürken yüzü kızarmıyor.

Haberin Devamı

Ama başarısızlık söz konusu olunca da yine çocuk ezik hissettirilip yine tüm sorumluluk ona yıkılabiliyor ve ebeveynin yüzü bundan da kızmıyor.

Bunu bir hak görebiliyor.

Ben emek ve para verdim, karşılığını alamadım tavrı sergileniyor.

Kendini çocuğuna ödev yaptırtma konusunda süper başarılı ve mutlak itaat edilen anne/baba olmayı ballandıra ballandıra, övüne gerine anlatan birilerine bakıp; keşke bu övünülesi becerisini çocukla değil de, çok da memnun olmadığı sistem üzerinde kullanacak cesaret de olsa diyesim geliyor.

Nitekim, itaat ettiği sürece memnun olduğumuz çocuğa geçiyor sözümüz de gücümüz de.

Sonra da “koyun millet” diye kızıyoruz sağa sola.

Haberin Devamı

E sıkıysa çocuk “hayır” desin bakalım sana “meeee”lemek yerine, tepkini görelim.

Sisteme kızmayı anlıyorum; ama sistemin kendisinin tıpkısının aynısı olarak davranış sergilemeyi ve sisteme çakmayı sorguluyorum.

Azıcık kendimize dair kafa yoralım dilerim.

Ben sonunda haksız çıksam da olur.

Davranış şeklimize dair değişim yaratabilecek bir farkındalıktır nihai dileğim...

Yonca

“dipçik”

Yazarın Tüm Yazıları