Paylaş
Can Utkan, yani İstanbul onu DJ Yakuza olarak biliyor, bazı geceler Nicki’s miydi neydi hatırlamıyorum şu an adını, orada çalıyordu.
Can’ın çocukluğunu bilirim ben.
Orta Doğu ve Balkanlar’ın en yakışıklı Diplomatı , çocukluk arkadaşım, Cem Utkan’ın -ki ben ona CemC derim o da bana YonC der- müthiş müzik adamı DJ kardeşidir Can.
Efsanedir!
O yaz, yani 1997 yazı, ne zaman Can çalıyorduysa o Nicki’s denen yerde (ay adı neydiyse!), Cem’le atlıyorduk tekneye iş çıkışı, geçiyorduk karşıya.
Paramız da yoktu, çok komik.
Can bizi içeri alsın diye bekliyorduk kuzu kuzu.
Can kabinden çıkar gelir, bizi içeri alırdı.
Havamız yerindeydi.
İçeri girdik mi, bizden mutlusu yoktu.
Dans ediyorduk Boğaz’a nazır. Müthiş manzara, süper müzik.
Daha ne olsun!
O yaz “Sangue de Beirona” meşhur olmuştu.
Cesaria Evora’nın Sangue de Beirona’sı.
Gündüz radyolarda beklerdim çalmasını, gece de işte imkan/ortam oldu mu, Yakuza Can’a istek yapardık. Hiç itiraz etmezdi.
Millet Cesaria’yı duyar duymaz, coşardı.
Başladı mı çalmaya Sangue di Beirona, Cesaria Evora tıngırdatmaya başladı mı ortamı...
Birden saçlarım kısalır kapkara olurdu. Yüzüm buruşurdu, ama mutluluktan.
Ayaklarımda ne varsa, sanki atıverirdim deniz kenarından Boğaz’a. Yalınayak kalırdım orada.
Dalgalar vururdu çıplak ayaklarıma, aralarına minicik kum taneleri kaçardı parmaklarımın.
Öyle gelirdi yani bana.
Kendimi bambaşka bir kıtada, bambaşka bir ülkede hayal ederdim.
Küba sokaklarında!
Yüzü buruşturulup atılmış kağıt gibi yaşlı Amcalarla, sokakta sanki bu şarkıda dans ediyormuşum gibi düşünürdum kendimi.
Müzik akan sokaklarda, Sangue di Beirona diye diye dans ederdim.
Sanki.
Öylesine meşhur olmuştu bu şarkı o yaz.
Öylesine içimizden biri olmuştu Cesaria Evora.
Onunla bir, ayaklarımız hafiflemişti.
Yüklerimizden kurtulmuş, tam mutsuz olacakken, salınır olmuştuk sağdan sola, inceden bir gülümsemeyle.
Efkarımıza mutlu nağme olmuştu Cesaria.
Hayatımda içmediğim puro kokusu olmuştu üstüme başıma Cesaria.
Havamız değişmişti. Canımız sıkılırken duyduk mu sesini, yüzümüze neşe iniverir olmuştu. Olduğumuz yerde sallanırdık çok bilirmişiz gibi artık salsa mıdır, merengue midir nedir o ritimleri.
O yaz sonunda, Kasım Ayı’nda nişanlandım.
Nişan gecemizde bütün gece sürekli Cesaria Evora çaldım.
Mutlu anlarımın anılarımın kadını Cesaria Evora, belli çok yorulmuş.
Dayanamamış, bir Aralık günü gidivermiş.
Bir Aralık günü! Yine...
Yalıncacık ayaklarıyla mırıldanarak suya doğru yürümüş, oradan gökyüzüne yükselmiş.
Gibi geldi bana.
Sanki.
Petit Pays onun dilindeymiş, benim kulaklarımda,
O sırada.
Daima...
Anısına.
Yonca
“je t’aime beaucoup”
Radyo Ben’de Cesaria çalıyor. Şu anda. Tıklayın.
Salının sağdan sola...
Paylaş