Paylaş
Ne yazayım ki?
Ne?
Yaz yaz yaz yaz...
Yazmadığım ne var, ne kaldı bilmiyorum.
Yolsuzluklar, cinsel istismarlar, siyasi krizler, ekonomik krizler, mutsuzluklar, psikolojik bozukluklar, boşanmalar, cinayetler, sinirli insanlar, iyi insanlar, kötü insanlar, yalancılar, kırgınlıklar, korkular, kızgınlıklar, enayilikler…
Bunca yazar var, herkes kendince bir şekilde yazıyor, çiziyor, fikir üretiyor, kavga ediyor, sakin sakin anlatıyor, bilgilendirmeye çalışıyor, uyarıyor, su yüzüne çıkarıyor, açığa vuruyor, anlatıyor babam anlatıyor.
Kadını, erkeği, eski/yeni politikacısı, eğitmeni, doktoru, gazetecesi, araştırmacısı, yazarı, hikayecisi, romancısı usanmadan elinden geleni ardına koymuyor, yılmadan derdini, derdimizi anlatmaya çabalıyor...
Bloglar açılıyor, forumlar da tartışmalar gırla gidiyor, televizyon programları birbiri ardına tartışıyor...
Da ne oluyor?
Ne işe yarıyor?
Bakıyorum ve halimize acıyorum... Ağlanacak halimize sinir bozukluğundan gülüyorum.
Emeğe, uğraşa, bunca kafa patlatmaya yanıyorum.
Harcanan zamanı sorguluyorum.
Çünkü bakıyorum, sanki öyle çok da önemseyen yok gibi.
Tartışma 0 – Sabah Geyiği 5!
Biz bize takılıyoruz işte!
Kendimiz söyleyip kendimiz dinleyip kendimizi oyalıyoruz gibi hissedip inanılmaz bozuluyorum.
Hele hele dün (17.09.08), Mehmet Y. Yılmaz’ ın köşesinde A ve G araştırma kurluşunun sahibi Adil Gür’ ün Taraf gazetesine söylediklerini okuyunca... yani “milletimizin büyük çoğunluğu için dürüstlüğün çok önemli olmadığı, yolsuzluklardan da pek de etkilenmediği” acı gerçeği ile daaan diye yüzleşince... pes eder gibi oldum.
Bolca da “Yuh ve Oha!” dedim.
Yahu bir insan için dürüstlük önemli değilse, yolsuzluk bir şey ifade etmiyorsa, bu insan sizce normal midir?
Bu insan nasıl bir şekilde yetiştirilmiştir ve nasıl insanlar yetiştirecektir?
Peki bu insanların çocuk yetiştirmesi bir çeşit yolsuzluk değil de nedir?
Ve eğer bizler esas ulaşmamız gereken bu “çatlak” kitleye ulaşamıyorsak, ulaşsak da birşey ifade etmiyorsak veya onlar için bunun bir önemi yoksa... Pardon da biz ne işe yarıyoruz acaba?
Bir milletin yolsuzlukları umursamaması için, kendisinin de yolsuzluk budalası olması gerekmez mi?
Dürüstlüğü önemsememesi için kendisinin de yalancı olması gerekmez mi?
Gerekir.
Ve malesef bu doğru!
Biz yolsuzluk budalası ve yalancı insanlarız.
En basitinden bir kuyrukta sırasını bile beklemeye sabrı olmayan;
Yaşlı, kadın, çocuk, özürlü demeden ezip geçerek haksızca önlere sıvışmak için atmadık takla bırakmayan insanlarız biz...
Eee bu durumda,
Herşeye müstahakız biz!
Yonca
“Utançküpü”
Paylaş