Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Love Sick

Cirque Du Soleil manyakları iyi bilir, yaptıkları her iş insanın aklını başından alır.

Haberin Devamı

Adamlar bu sefer 18 yaş üstüne hitap eden erotik, kabare tadında Zumanity diye bir gösteri hazırlamışlar. Cinselliğe dair her türlü derdimizi, utancımızı, tabumuzu, korkaklığımızı ve fantezilerimizi yüzümüze çarpıp bizi biraz düşündürmek istemişler. Amanın hem de ne düşündürmek!

şov sadece Las Vegas’ta gösterimde. Zumanity, Cirque Du Soleil’in “öteki yüzü” olarak lanse edilmiş. Çünkü bu hakikaten diğerlerine benzemiyor. ınsanı elektrik gibi çarpıyor. Seçilen dansçılar en fazla “üstsüz” olabileceklerini zannederlerken, iş ilerledikçe anlıyorlar ki, söz konusu olan cinsellikse giyinik olmak saçma. Provalar ilerledikçe çalışan herkes, ama bakın herkes, travestisinden tutun balerinine, palyaçosundan yapımcısına kadar herkes resmen feleğini şaşırıyor, dengeleri altüst oluyor. Yıllardır bu işin içinde olan sanat yönetmeni hele, resmen kafayı sıyırıyor. Katolik balerin içindeki “kadın”la tanışıyor, sevgilisinden zar zor ayrılan adam dans partnerine aşık oluyor, kendini seks konusunda aslında cesur zanneden pısırık, pısırık olduğunu zanneden de şehvetini keşfediyor. Artık hiç kimse, önceki kendisi olmadığı gibi, bir daha da olamayacağını anlıyor.

“Love Sick”, Zumanity gösterisi için hazırlanan tüm ekibin değişimini anlatan bir sahne arkası belgeseli. Böylesi kışkırtıcı bir gösterinin nasıl bir özveri ile yapıldığını, nelere mâl olduğunu ve insanların geçirdiği tüm sorgulama ve değişimi gözlerimizin önüne sererek, aslında bizim kafamızdaki tuğlaları da yerinden kımıldatıyorlar.

Amazon.com’dan aldım DVD’sini. Sahne, simsiyah ekranda Leonard Cohen’den “There is a crack in everything, this is how the light gets in” -her şeyde bir çatlak vardır, ışık işte oradan içeri sızar- cümlesiyle açılıp feci çarptı beni.

Yonca
“sızı-ntı”

Haberin Devamı

Aşk hastası kadınlar

Sevgili Cirque du Soleil severler, iki farklı tarihte iki gösterim şeklinde sizlere Love Sick seyrettirmeye hazırlanıyorum. ılginizi çekeceğine, sizi çok düşündüreceğine eminim. Yalnız, sinema gecelerim için ciddi koşullarım var.

1- Hangi tarihte gelip izleyeceğinizi sakın birbirinize söyleMEyin! ınsan sinemada yanına kimin oturacağını bilemez değil mi?

2- Tok gelin. Mönümüz belli; patlamış mısır ve cips. Meşrubat servisimiz de olacaktır.

3- Gösterim ücretlidir. RUNTALYA 2010’da 10 km’yi TEGV’nin “Bir Çocuk Değişir Türkiye Değişir” projesi kapsamında Mardin Midyat Ögrenim birimi için bağış toplamak için koşacağımdan, seyir bedeli 60 TL’den başlıyor. Gelemeyecekler, bağışlarını yapmak kaydıyla daha sonra DVD’yi ödünç de alabilirler.

Rekortmen bağışçılar için minik sürprizlerim de olacak. Ayrıca en iyi bağışçılara oturma yeri ve koşulları konusunda da öncelik tanıyacağım. Bağış dekontlarınızı önceden yollamanızı rica ederim...
şeklinde bir ileti gönderdim dostlarıma.

Yonca
“bağıştoplar”

Haberin Devamı


Çıplak ayak marş marş

Kafama dekont yemeyi de göze alıp hepsine sık sık hatırlatma yaptım. Hiç utanmadım. Gösteri zamanı geldi. Önceden planladığım gibi, izleyicilerimin önce çoraplarını çıkarttırdım, ellerine ağır çantalar ve kutular tutuşturdum. “Haydi!” dedim, “Çıplak ayak, elinizdeki ağır çantalarla marş marş sokağa!”

Ciddiyetimi görüp şaşkın şaşkın düştüler önüme. Başta herkes gülüyordu. Sonra sessizlik oldu. Ayaklara batan taşlar, soğuk ve pis zemin, ellerimizdeki ağır çantalar tadımızı kaçırırken, gece vakti gelen geçenin abuk bakışları da morallere tuz biber oldu. Döndük eve. Topladım herkesi halının üzerine; “Biz şu kadarcık yolu, bu kadarcık ağırlıkla, çıplak ayakla yürümeye dayanamayıp şikayet ediyoruz; ama Mardin Midyat’taki çocuklar okula gitmek için asla kirden çamurdan, soğuktan ve çantalarının ağırlığından şikayet etmiyor! Siz bağışlarınızla o çocukların ayaklarını ısıtıp adımlarını hızlandırdınız. Desteğiniz ve anlayışınız için çok teşekkür ederim” diyerek, herkese bir çift temiz çorap verdim. Kendi bastığım teşekkürnameleri takdim ettim.

Küçük birer paket içinde; aşk yaralarını iyileştirmek adına prenses baskılı yara bandı ve alkaseltzer, güvenli seks için prezervatif, ağzımızın tadı daima şeker gibi olsun diye lolipop, aşk kapımız kapanırsa açması kolay olsun diye de adımızın baş harflerinden anahtarlıklar dağıttım onlara. Bağdaş kurup oturduk ekran karşısına, başladık filmi seyre yan yana.

Yonca
“omuzomuza”  

Haberin Devamı

Gecenin rekortmenleri

Diş Hekimi Işık Tosun’un yaptığı bağışla 20 çocuk, Dubai Başkonsolusu’muzun eşi Gül Yalçın’ın yaptığı bağışla 10 çocuk, Demet şen’in bağışıyla da 6 çocuk 1 yıl boyunca ihtiyaçlarını TEGV Mardin Midyat Birimi’nden karşılayabilecek.
Ayrıca, şu basit organizasyonla toplam 74 çocuğa yardım sağladığımızı da gözlerim dolu dolu yazıyorum buraya. Lütfen hayret filan etmeyin okuduklarınıza. ısteyin alasını yaparsınız siz de. Adım gibi eminim buna.

Yonca
“doludizgin”

Yazarın Tüm Yazıları