Paylaş
Hayatım bu deyimi öğrendiğim günden itibaren, her sene bi kerecik bari havada bi leylek görmeyi hayal ederek, havalara bakınarak geçti.
Çok şükür en azından son 19 yıldır her sene bi şekilde leylekleri veya bi Leylek Efendi'yi havada görmeyi başardım.
Ama bu sene sürüyü görmüş olmalıyım! Çünkü sürekli yerde gökte havada uçmaktayım. Oysa ben en fazla 2 tane gördüğümü hatırlıyorum.
O kadar harika kapılar açıldı ki yolumda, her birinden gülümseyerek geçiyorum.
Aaaa aaa bi bakıyorum kapıdan içeri girince, içeride çoook tatlı insanlar var.
Hepsi güzel işler yapan, iyi niyetli -ki ben bir iyi niyet delisiyim-, farkındalık bilinci yüksek, çalışkan ve de ne olursa olsun ucundan acık bile olsa spor yapan insanlar.
Kafaları da kalpleri de iyi.
O kadar mutlu oluyorum ki böyle insanlarla karşılaşınca, ve öyle derin düşüncelere dalıyorum ki hemen o anda!
Yahu bu kadar güzel işler yapan, süper insanlar var madem niye kimse onları anlatmıyor?
Niye kimse yapılan güzel işlerden, başarılardan, sonucu iyi olmuş uğraşlardan bahsetmiyor bizde?
Salgın hastalık şeklinde felaket haberciliği neden kanımıza girmiş bu kadar feci şekilde?
Neden mutsuzluk, umutsuzluk salgını bu kadar moda?
Hayatımın yarısı korkarım bunu düşünerek, yazarak, sorgulayarak geçiyor valla!
Dünyanın her yerinde sorun var inanın. Yeminle var.
Hani bi bizde yok trajediler...
Ama yapısı da önemli insanların. Bardağa sürekli dolu tarafından mı, boş tarafından mı bakmak niyetindesin?
Mesela iş yerinde birisi "günaydın" dediğinde somurtman için "bahane" üretmek yerine alt tarafı azcık gülümseyerk "günaydın" desen yemin ederim ölmezsin.
Öööl-mez-sin!
Veya...
Hah buldum!
Dikkatimi çeken bi şey bu çünkü; birisine soruyorum "n'aber nasılsın?" diye, hey Allah'ım felaket yani... O kötü bu fena şu kadar yorgun bu kadar feci...
Ya inanın herkes yorgun. Vallahi öyle.
Mesela ben şu an deli gibi yorgunum, ve eyvah 9 saat uçup eve konduğumda 2 şeker cennetimle okula gideceğim ve halim yok aslında.
Azcık yatsam uyusam pek iyi gelir nitekim Cuma günü de, ASICS Venedik Maratonu'nda maraton -yani 42km 195metre- deneyeceğim filan falan.
Ama sabah akşam yorgunum yorgunum deyince dinlenmiyor insan. O kelimeler daha da yapışıyor üzerine, ruhuna...
Allah aşkına bir dikkat edelim cümlelerimize!
"İyi uyuyamadım" yerine, "yarın gece daha iyi uyurum" demek bile insana iyi gelir ayol.
Sanırım bu konuda çalışmak lazım. Niyet, niyet lazım bakın niyet!
Yine karışık kuruşuk yazdım. :)
E ama Leylek Efendi ve görmüş olup da hatırlayamadığım ailesi bana Capetown nasip eyledi ve son 1 saatimdeyim bu "gülümseyen" şehirde, Masa Dağı'na bakıyorum yazarken.
Aklım uçmuş manzara karşısında...
Masama da bir kuş kondu, lokmamı çaldı kaçtı. Kahkaha attım arkasından.
Kızmaya bozulmaya değer mi?
Kuş ayol! Kuş!
Hayat sen küskün yaşarken bi şeylere, kapkaç oynuyor işte seninle...
Bas bi kahkaha, gevşe.
Gevşeee!
Yonca
"Gevşek"
Paylaş