Koca başkasının kocası, çocuk başkasının çocuğu olunca kolay tabi

Başkaldırmak da,

Haberin Devamı

Rüzgar gibi esip aslan gibi kükremek de kolay.

 

Çamur atmak da, saldırmak da, ihbar etmek de...

 

Benim üzüldüğüm ne biliyor musunuz?

 

Bu sapık adam, taciz ve tecavüz konusu ilk ve tek değil ki...

 

Son da değil malesef!

 

Üstelik bunun dinci kimlik/dinsiz kimlik gibi bir etiketle de alakası olamaz, yok.

 

Bu ülke, her cinsten bir dolu meşru tecavüzcüyle dolu!

 

Haberin Devamı

Bir dolu tacize uğramış; ama uğradığının farkında olmadığı için “psikolojisi bozulmamış” çocuklarla dolu... ki bugün onlardan bazıları hakim, doktor, avukat, iş adamı, iş kadını...

 

Bu ülke bir sürü;

 

Susturulmuş,

 

Ayıp ve günahlara hibe edilmiş,

 

Kurban edilmiş,

 

Bastırılmış (ki bu da tacize girer) çocukla dolu.

 

Ha şimdi ne oldu?

 

Çomak gözümüze girince midemiz kalktı!

 

İyi de, bu kadar rahatsızdık madem bu durumdan,

 

Neden kendi yakınımızdaki çocukların başına zorla evlendirme, gerdeğe girdirilme, tacizlendirilme gelince açamadık bu çok konuşan ağızlarımızı?

 

Neden kendimize, kardeşimize, komşunun çocuğuna, kendi kızımıza, oğlumuza, akrabamıza yapılan tacizlere göz yumduk?

 

Neden yan pencereden gelen “Yapma baba!” çığlıklarına kulaklarımızı tıkadık?

Haberin Devamı

 

Neden bunu görmezlikten gelen “ahlak” anlayışımıza bunca zaman boyun eğdik?

 

Neden bunu “kanun” gören zihniyete karşı çıkmadık zamanında?

 

Bu ülkede çocukların taciz edilebilirliği, tecavüz edilebilirliği daha önce de tartışılmadı mı?

 

O zaman neden ayaklanmadık?

 

Neden, kız veya erkek, hiç farketmez...

 

“Çocuk” olma hakkını, çocuklarımıza zamanında bağışlamadık?

 

Yonca

“d-argın”

 

***

 

Şimdi...

 

Nazım Hikmet’ i okuyun aşağıda, hatrıma.

 

İçinde bulunduğumuz durumumuzda her ne varsa, teker teker anlatmış,

 

1947 yılında!

 

***

 

Dünyanın en tuhaf mahluku

 

Akrep gibisin kardeşim,

korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.

 

Serçe gibisin kardeşim,

serçenin telaşı içindesin.

Haberin Devamı

 

Midye gibisin kardeşim,

midye gibi kapalı, rahat.

 

Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.

 

Bir değil,

beş değil,

yüz milyonlarlasın maalesef.

 

Koyun gibisin kardeşim,

gocuklu celep kaldırınca sopasını

sürüye katılıverirsin hemen

ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.

 

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,

hani şu derya içre olup

deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.

 

Ve bu dünyada, bu zulüm

senin sayende.

 

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

kabahat senin,

— demeğe de dilim varmıyor ama —

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

 

Nazım Hikmet

 

Yazarın Tüm Yazıları