Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kazık yemeyi seviyor olabilir miyim?

İki günün bir başı kazık yer mi bir insan?

Haberin Devamı

Ben bir güzel afiyetle yiyorum valla. Etrafımda benim kadar güzel uyutulan ve kazık atılan bir kişi daha yoktur haberiniz ola!


Ahanda herkese açık çek: Gelin beni kazıklayın. Hazırım. Bekliyorum.


Alnımda da koyu harflerle “özenayi” ibaresi ile öööyle duruyorum. Hayır anlamıyorum, yanımda melek gibi bana kol kanat germiş uyaranlarım da var.


“Yonca kızım yapma. Aptal olma. Enayilik bu yaptığın” diyorlar. Yok kardeşim, ben her bişeyi çok bilirim, anlarım ve kendimi seve seve parçalarım ya, kalkıp bir de savunuyorum kazıkçıları.


Oha evet, oha bana!


Kendime göre hep onlar haklı ve ben haksız.


Hani kazığı yediğim gibi bir de kazık atanın neden kazık atmış olabileceğine dair empati yapıp “E yazık baksana, haklı yani bana kazık atmakta!” filan bile diyebiliyorum.

O kadar olur hani.

Bakın samimiyetle söylüyorum, varsa hani kazık atacağınız, içiniz doluysa ve deşarj olmaya ihtiyacınız varsa, buyrun bana atın.

Haberin Devamı


Nasıl olsa zaten olayı fark etmem bayağı bir zaman alır. Ohooo ooo! O arada da, ne isterseniz yaparsınız.


Sonra da zaten affetmem hiç uzun sürmüyor. Hemen unuturum da.


Bir de sarılır boynunuza “Aman üzülme, olur böyle şeyler...” filan diye sizi teselliye bile başlarım. Üzerine de, sizi elaleme haklı çıkarmak için uğraşırım.


Gel de bana kazık atma yani!


Yonca
“hazır”

 

Kodumgittigiller


Çok alem tiplerden oluşan bir arkadaş grubum var. Topumuz kadınız ve istisnasız hepimiz deliyiz. Arızalı mı demeliydim, bilemedim ya neyse...


“Kodumgittigiller”
olarak adlandırdık kendimizi. Çünkü hepimize maşallah koyan koyana bu hayatta. Kodumcukların en alasıyız. Toplu terapi mahiyetinde dertleşiyoruz, deşarj oluyoruz, bir gülüp bir ağlıyoruz kekliğimize. Maceralarımızın içi bizi yakar, dışı sizi. Şöyle bir ortaya sorayım dedim;

“Kızlar sizce ben neden sürekli kazık yiyorum, bu durumda bir anormallik yok mu? Bendeki bu yapım hatasını bulup çıkarmak zor mu?” diye...

Aramızdan biri, bana benim analizimi yaptı ve aynen şöyle dedi:

“Evet Yonca hata sende. Sen iyisin ve herkese şans veriyorsun; ama onlar senin gibi değil. Üstelik sende şans bol keseden var, sağa sola dağıtıyorsun.

Sen kazık yediğin insanı bile affetme potansiyeli taşıyorsun yahu! Evet, ‘hayatta herkes ikinci bir şans hak eder’ diye bir klişe var. Ama aslında yanlış! ‘Hak edene ikinci şansı vereceksin’ olmalıydı.

Sana kazık atanın hiçbir şey için çabalamasına da gerek yok hem. Sen onun adına haklı bahaneler uyduruyorsun.”

Duyunca bir tuhaf oldum bunları. Içimden ağlamak geldi hatta.

Ağladım da azıcık çaktırmadan zaten. “Hak edene” ikinci şansı vermek... Ne de anlamlı aslında...

Bir insanın etrafında kesin ona çatır çatır doğruları söyleyen birileri olmalı.

Benim var. Çok şükür var. Var da hani ben ne kadar laf dinleyebiliyorum işte ondan emin değilim.

Adam olacağımı da sanmıyorum işin kötüsü. Adam olamıyorum anasını satayım, oooo-laaaa-mıııı-yoooo-rum!

Tam biz bunu tartışırken, Kodumgittigillerden bir diğeri durdu durdu durdu ve esas soruyu patlattı:


“Pardon da kodumcuklar, iyi olmak ne zamandan beri kötü bişey oldu?”

Ve işte o an, hepimizin dili tutuk ve gönlü titrek kaldı...

Cevabını bulup da veremedik iyi mi?

Olay bizi aştı.


Yonca
“saftirik”

 

Okura soru

 
“Nasıl kazık yenmez? Yenen kazık nasıl sindirilir? Sindirilen kazık üzerine nasıl hiçbir şey olmamış gibi hayat devam ettirilir?” konularında varsa bildikleriniz, öneri ve merhem-leriniz, yollayın bana.

İletileriniz bu köşeden insanlığa duyurulup derde deva olmak niyetine, itinayla beklen-mektedir.


Yonca

“arabul-ucu”

Yazarın Tüm Yazıları