Paylaş
Eğer bir kere bir yerde işin ayarı kaçar ve saçmalık olursa, diğerlerine de örnek teşkil eder. Herkes de çıkar “Madem ona öyle, o zaman buna da öyle olsun!” der ve deme hakkı doğar ve işte tartışmalar böyle saçma sapan yönlere gider.
Kanun ve kuralların herkese aynı şekilde adilce uygulanmadığı, kafasına esenin gücüne göre ahkam kestiği bir diyarda; birine diş geçir, öbürüne nazlan, berikine torpil geç, bir diğerini mazur gör yaparsan böyle olur.
Bunca rezilliğin arasında sizce hangisi daha ayıp?
Hangisi daha yanlış?
Hangisi daha kötü?
Küfürlü hakaretli yazılar mı, hakaret dolu karikatürler mi?
Hangisinin nerede ve kim tarafından neye ve kime göre yapıldığı mı?
Hepsi mi, hiçbiri mi?
…
Farkında mısınız, iyiye gidişe dair değil de kötüye gidişe doğru tartışma konusunda yarış halindeyiz yine.
Oysa karikatür en sevdiğim eleştiri makamı. Tek karede destan.
Yazı en hayran olduğum; hem en masum, hem en ateşli silah.
İkisi de elimizden kayarsa ne kalacak düşünmek ve tartışmak için geriye?
Kafamızda uçuşan içi boş sessiz balonlar mı bizi ileriye götürecek?
Yazarak-çizerek ifade edemezsek kendimizi, milletin her kesiminden şişmiş ve patlamaya hazır bomba psikolojisini dillendirip hafifletemezsek dertlerini, halimiz ne olacak bir sonraki hamlede?
Sen benim yazıma, ben senin çizimine, öbürü onun ne dediğine karışsın. Orantısız güç ve yasaklar, istifalar havada uçuşsun.
Meydanlar boş kalsın.
Oh ne güzel ülke!
Yonca
“öngörücü”
Paylaş