Paylaş
Runtalya’da 10 km koşmaya giderken sizlere “Menüsküsüm yırtık ama olsun. Çok ağrım olursa koşmam, yürürüm. Amacım Van’da bulunan ve depremzede çocuklarımız için çalışan TEGV’in gezici eğitim birimi Adım Adım Ateşböceği için bağış toplamak” demiştim.
Bir sürü harekete geçmeyi bekleyen gönlü güzel insan, TEGV’e bağış yağdırdı resmen.
Üç sene önce “Ben Adım Adım Oluşumu ile TEGV için bağış toplayarak koşacağım” dediğimde, yemin ederim işin bu boyuta geleceğini hiç düşünmemiştim.
Ben 1 çocuk için, 1 lira için, 1 adım atarak yola çıktım, şimdi binlerce çocuğumuz oldu. İnanamıyorum!
Runtalya’da koşu adına bağışların son günüydü ve sırf ben 10 km koştum diye benim adıma TEGV’de depremzede 475 çocuğun bir yıllık eğitim masrafına yetecek kadar bağış birikmişti. Derken, tam son dakikada, Kale Outlet Center 60 çocuk için daha bağış yapmaz mı, sevinçten dilim tutuldu!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile birlikte beşinci senesini kutlayan Kale Outlet Center, o gün Kubat konseri ile herkese müthiş bir gün geçirtmeyi planlarken, bir de benim adıma TEGV’e bağışta bulunup koşumu desteklemeye karar vermiş meğer. Müthiş düşünceli bir davranış olmuş, ne diyeyim, çok teşekkür ederim.
Kale Outlet’ in beşinci yılının 23 Nisan’a, çocuklarımızın bayramına denk gelmesi; koşumu desteklemek adına TEGV’e bağış yapmaları, üstüne bir de o gün çok sevdiğim Kubat’ın konseri, daha ne denir ki! Hepsi inanılmaz güzel ve anlamlı oldu benim için. Kale Outlet’in yaptığı bu son dakika bağış sayesinde, koşarak topladığım bağış rekorumu da kırmış bulunuyorum.
Böylece Runtalya’da koşarak, Van’da tam 535 çocuğun eğitimine katkı sağlayabilmiş olduk hep beraber.
23 Nisan’da benim için de Kale Outlet’e gidin, saat 20:00’de Kubat’ın o insanı kendinden geçiren sesini bir de benim için dinleyin.
Hatta bir Türkü de, Van’daki çocuklar için, hep beraber söyleyin!
Yonca “Kale”
Yalan Dünya
Jenerikte daha Nil’in sesini duyar duymaz gülmeye başlıyorum. Tüm ailem adına, A’dan Z’ye “Yalan Dünya”nın her karesine ve tüm ekibine teşekkür ederim.
Yıllar sonra, nihayet, gurbet ellerde çocuklarımızla kahkahalar atarak izleyebileceğimiz bir Türk dizimiz oldu.
Türkiye’de olan biteni, bize ait durumları, esprileri, geyikleri; dalga geçilesi, üzerinde düşünülesi şeyleri insanı gıcık etmeden, nefret ettirmeden, usandırmadan, çocuklarla beraber korkmadan izleyebileceğimiz yegane dizi “Yalan Dünya”.
İnsan tüm doğallığıyla “ya tipik biz işte yaaa” diyerek ya da “hımm belki de böyle yapmamak lazım” diye düşünerek iyi ve yapıcı duygularla izliyor. Dizi boyunca insanın cinnet geçiresi, kendine jilet atası, birini dövesi, ötekini lanetleyesi filan gelmiyor. Gevşiyoruz azıcık hep beraber. Yoksa çocuklara Türk televizyonlarında bir şey izletmek imkansız. Her şey vahşet dehşet ve şiddet dolu. Ya ezik kadın olmanın marifeti anlatılıyor ya da “en sevdiğinin bile gözünü oy” fikri veriliyor. En azından şimdi “Yalan Dünya” sayesinde iki espri kapıp gülebiliyoruz mesela.
Her şeyi mis gibi ve yapıcı bir dille anlatan Gülse Birsel’e hayranım.
Güldürürken taşı yerine pek usturuplu koyan bir dizi hem. Kadın-erkek ilişkilerinden tutun, eski yeni jenerasyon farkına kadar. Takıntılardan, saflıklara kadar...
Her oyuncu da hakkını fazlasıyla veriyor. Beğenmediğim, hafif bulduğum tek karakter yok. Hepsi gereken neyse onu veriyorlar bence. Gülse’nin söylenenleri takmadan kendi bildiğini okumasını da seviyorum.
Her cuma, çocukların geç yatmasına izin veriyoruz ve törenle ekran karşısına geçip hep beraber gülüyoruz.
İnsanımıza gülmeyi, eğlenmeyi hatırlattığı için, kendimizle alay edebilecek olduğumuzu gösterdiği için teşekkür ederim Gülse Birsel ve tüm “Yalan Dünya” ekibine.
Ne olursa olsun şu fani dünyadaki kısacık ömrümüzde amaç azıcık da olsa eğlenebilmek, adı üstüne “Yalan Dünya” işte.
Yonca
“şimdi öpüşebiliriz”
Paylaş