Paylaş
Bin kere yıkılır bir kadın, bin kere de ayağa kalkar.
Bin kere ölür kadın, bin kere de dirilir.
Kadın can verendir; kolay kolay yılmaz, pes etmez, çalışmaktan kaçmaz, yorulmaz. Ekmeğini taştan çıkarır. Basmayın damarına, öleceğini bilse dönüp arkasına bakmaz.
Kadın suskun görünse de, hiç susmaz aslında.
Ağzını kapatırsın, gözleri konuşur, gözlerini kapatırsın, ruhu konuşur.
Aşık olmuşsa kadın mesela, gözü karadır; zinadan korkmaz, kendini aşktan alı koymaz. Haz almayı öğrendiği gün, haz vermekten utanmaz. Sevildiği ve kendini de sevmeyi öğrendiği gün kadın, gücünün farkına varır, sınır tanımaz.
Kadın inandıysa çünkü, en başta kendi gözünün yaşına bakmaz.
İşte bu “molla düzenini” rahatsız eden, tam da budur;
Kadının altüst etme kabiliyeti ve özgüveni!
Kadının ele geçirilemez özgür ruhu!
Her konuda konuşmak, fikir yürütmek, tartışmak teşvik edilirken,
Bir dinini, bir de cinselliğini asla sorgulatmazlar kadına, hakkında konuşturmazlar. Her ikisini de ha babam dayatırlar!
Bunu da korkutarak yaparlar.
Sevapları değil, günahları; hazları değil, acıları anlatırlar. Cinsellikteki aşktan bahsetmezler, çekeceğin cehennem azaplarından dem vururlar. Dindeki sevgiyi değil, korkuyu ezberletirler ki, kadınla oynayabilsinler rahatça. Bütün günahları kadından bildikleri yetmez, kadını zorla günaha da sokarlar.
Bir kadına hükmetmek, bin erkeğe hükmetmektir aslında.
“Erkeklik gücü” bir imanda, bir de yatakta söker kadına!
Vuracak mısın kadını?
Çok kolay.
Başlarsın namusundan, imanından, çıkarsın orospuluğundan!
Kışkırtıcılık, taciz, teşhircilik, günahkarlık, asilik, sorgulama, karşı koyma... erkeksen mübah, kadınsan haramdır sana!
Çifte standart düzene yaradığı sürece, günah sayılmaz ama.
Peki ne oldu?
Bir Nidâ çıktı İran’ da...
Fatih Çekirge’ nin anlattığı gibi; yerin altında, karanlık mahsenlerde arkadaşlarıyla kadınmış erkekmiş bakmadan, gizli gizli müzik dinlemek yerine,
Güneşe nazır,
Saçlarını bir o yana bir bu yana savurarak, sevdiği adamın elini korkmadan tutarak müziğini dinleyebilmek için,
Alt tarafı verdiği oyun nereye gittiğini bilmek için Nidâ, gözü kapalı attı kendini sokağa.
Ne yaptılar kızcağıza?
Kalbinden vurdular güzelim gencecik kızı sokak ortasında!
Gözü açık gitti Nidâ, babacağızının çaresiz kollarında...
Nidâ’ nın ne için ve ne hakla vurulup gittiğinden çok,
Nidâcığın ölüm anının görüntülenmiş ve dünyaya yayılmış olmasından rahatsız oldu onlar aslında.
Kurban olduğumun demokrasisi, laikliği...
Çok şanslıyız bilmem farkında mısınız acaba?
Nidâ’ nın gözü kapalı kendini sokağa atıp
Sokakta gözü açık gidişi
Tarihimizin en trajik derslerinden biridir.
Anlayana!
Yonca
“akSİSeda”
Paylaş