Paylaş
Dubai’deki bütün çevreler; basın, politika, halk, çoluk çocuk ve okullar dahil, herkes Expo2020’den bahsediyor, İzmir’in en büyük rakip olduğundan endişe ettiklerini dile getiriyordu.
Okullar inanılmaz bir bilgilendirme, farkındalık propagandasına çoktan başlamışlardı.
Televizyonlar, gazeteler, sokaklar, AVM’ler, şirketler, kafeler aklınıza gelecek her yer Expo2020 diyor, başka bir şey demiyordu.
13 yıldır yaşıyorum Dubai’de, hayatımda ilk defa sokaklarda grafitiler yapıldığını gördüm.
İşlenen tema Expo2020 idi pek tabi.
Okullardan eve kağıtlar gelmeye başladı, çocuklarla yok şu hazırlık var bilgi, yok bu olay var bilgi.
“Yahu nasıl olur?” dedim, “Bir dolu İzmirli arkadaşım var, ailemin bir kısmı İzmir’de yaşıyor, işadamları, işkadınları, doktorlar, basın mensupları tanıyorum. Öğrenciler, kuzenler, yeğenler hiçbirinden bir kere bile Expo2020’ye dair bir cümle bile duymadım…”.
Canım sıkıldı.
İzmir-Dubai rekabetine dair bunları ilk defa Şubat’ta yazıp dile getirdim.
Getirdim ve sinirim daha da bozuldu.
İzmir bir başkadır, evet.
Asla susmaz.
Kimse susturamaz.
Hayatımda ilk defa bu kadar sessiz gördüm İzmir’i.
En alakasız yazıma bile o kadar yorum gelir, o yazıya tek yorum gelmedi iyi mi!
“Eyvah kaybetti İzmir!” dedim.
Ama inanmak istemedim buna. “Ben uzaktayım, belki bir şeyi kaçırıyorumdur” diye düşündüm.
Dayanamadım en son 28 Ekim’de bir kere daha yazdım: “Alooo İzmir ses ver, tehlike çanları çalıyor, Dubai aklını bu işle bozdu aman dikkat!” tadında.
Yok.
Yine çıt çıkmadı.
“Kesin kaybettik..” dedim bu defa.
Günlerden oldu 27 Kasım. Oylama yapıldı.
Dubai Expo2020’yi kazandı.
Hiç şaşırmadım.
Orta yerimden çatlamış durumdayım.
Yine bir a la turka “son dakikacılık” haller!
Türkiye’den bana soruyorlar “İzmir ne oluyor? Gelişmeler ne?” diye.
Yahu, İzmir’in kaybettiğini en önce ben Dubai haberlerinden öğrenip twitlediysem, bi gariplik yok mu sizce?
TürkiyeM -tabi ki kaybedince!- başladı twitter üzerinden “klasik” tepkisini vermeye:
Yok İzmir yerine Rize olaydı kesin basın yer verirdi, Başbakan desteklerdi...
Yok efendim antiAKP olmanın bedeli bu...
Yok efendim rüzgar sert esti, sel oldu, biri dalgıç göndereyim dedi, öteki gavur dedi ondan oldu...
Bıdı bıdı bıdı!
Zerre kabul etmiyorum hiçbir bahaneyi!
Allah aşkına artık bu saçmalıkların arkasına sığınarak “ezik” ve “kurban” psikolojisi veya politikaları gütmekten vazgeçelim.
Ben gördüğümü diyeyim; başta İzmir, sonra ne basın, ne halk ne o bu ne şu, hiçbiri ve hiç kimse bu işi harbiden sahiplenmedi.
İzmir “nasıl olsa elde var” olayına güvendi.
Kaybetti.
Sürekli gereksiz şeylere vakit harcıyoruz.
Ama sürekli.
O sırada atı alan Üsküdar’ı geçiyor, hop herkes “zaten torpil zaten o bu şu” diyerek züğürt tesellisi yapıyor. Ay sürekli mi bahanemiz olur kayıpları önemsizleştirmek adına yahu. Bi kere bu esas İzmir’i küçük görmek, ve İzmir’e ayıp bence.
Dahası, şark zihniyeti!
Ne zaman gerçekleri göreceğiz?
Ne zaman hatayı nerede yaptık, bundan alınacak dersler nedir, rakip nasıl çalışıyor, vizyon ne, strateji nedir, kazananların örnekleri nelerdir cinsinden analizleri yapmaya başlayacağız?
Ne zaman “körler şaşılar birbirini sıvazlar” kafasından, gerçeklerle yüzleşme medeniyetine ereceğiz?
SWOT analizi (güçlü yanlarımız, eksik yanlarımız, fırsatlar, tehditler) yapmayı da mı bilmiyoruz hala?
Orta yerimden çatlıyorum yeminle.
Şuna bakın, Şark olan Dubai Batılı davrandı kazandı; Batılı İzmir Şark zihniyeti ile kaybetti. Ben İzmir için endişeleniyorum.
“Biz nasıl olsa İzmiriz” diyerek daha çok şeyi kaybetmemeye dikkat etmeli İzmir.
Türkiye’de ADHD filan var gibi geliyor bana. Yani hani bu çocuklara konulan “dikkat dağınıklığı” var ya, o. En ufak şeyde hemen hedefi unutup başka şeye kayıyor dikkatler. Uzun soluklu yarışlarda hep kayıptayız.
Al işte bak, gene bağlama Yonca diyorum ama elimde değil, maraton koşmayanların diyarı burası.
Sürdürülebilirlik, süreklilik, dayanıklılık, azim, baştan sona strateji, dikkat vs gelişmemiş içimizde.
Hep kısa vadeli, “son dakkacılık” işe yaramıyor arkadaş, o günler eskide kaldı.
Yediremedim kaybetmeyi kendime.
Gerçek şu; Dubai hak etti bu zaferi.
Nasıl mı?
SIRMA suları Dubai pazarında Dubai destekçisiydi bu yarışta.
Nüfusun %15’i yerel halktan oluşan, kalan nüfusun “expat” yani “yabancı” olduğu bir Emirlik kitlendi birbirine, tek yürek oldu.
180 farklı milletten insan yaşıyor Dubai’de. Her renkten, dilden, ırktan, dinden çocuğa “biz kazandık” dedirtti Dubai, daha ne diyeyim ben bize!
Bizdeki saçma sapan bölünmüşlüklerin, ayrımcılıkların, onun bunun nedenlerini de hemen birilerine bağlamayın. Çuvaldızı bi kere, kendimize de batıralım.
İnsanlar birlik olmak istedi mi, hiç kimse tutamaz.
Üzgünüm Necla.
Yonca
“Yalla Dubai”
Paylaş