Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

İçimden itiraf etmek geldi

“Ben bakire değilim. İşin ilginç yanı, bunu söylesem de kimse bana inanmaz.

Haberin Devamı

Ne yalan söyleyeyim, ben de şaşırıyorum kendime. “Evlenmeden asla!” derdim bir zamanlar. Toplumun üzerimdeki baskısından mı, anne babamın yüzüne nasıl bakacağımı bilemeyeceğimden mi böyle düşünürdüm, neden hiç bilmiyorum. Ailem de sözde çok rahattır. Annem-babam hala elele tutuşur, öpüşür. Sevgilim bize gelir, mutfağa girip yemek hazırlarız aileme. Hiçbir zaman izin almakla ilgili bir problemim de olmadı. Ailem bana güvenir. Ama istedikleri kadar modern ve çağdaş olsunlar, istedikleri kadar bizi kendilerince “temiz” görsünler, biliyorum ki bu konuda herkes gibi onlar da “evlenmeden asla” diyenlerden. Ailem benim bakire olmamamı kabul etmediği gibi bunu bana yakıştırmaz da. Ne benden, ne bekaretimden hiç kimse şüpheye düşmez. Çünkü ben onlara göre erkeklerle yanlış şeyler yaşamayacak kadar akıllıyımdır. İyi de yaşadığımın nesi yanlış? Ama ben de, bunları hiç kimseye anlatamayacak kadar korkak, sadece yazıya dökebilecek kadar cesurum işte. Ben birine ait oldum, evet! Sevdiğim, deliler gibi aşık olduğum adamın oldum. Bu nasıl anlatılır, neyi anlatılır, neyin hesabı verilir? Öyle güzeldi ki! Bir anda oldu, gözümüz görmedi hiçbir şeyi. Ama sonra neyi fark ettim biliyor musunuz; “Namus iki bacak arasında değildir!’’diyen ben bile, bir baktım ki “kan” arar olmuşum kendimde. Nasıl içime işlemiş bekaret baskısı düşün! Kime kızmalıyım peki? O benim ilkim; çok sevdiğim, inandığım, kendimi teslim ettiğim, ruh eşim. Hep hayatımda olsun istediğim, kocam olsun istediğim adam. Ama hayat bu. Belli mi yarın ne olacağı? Değil. Peki yarın öbür gün biz ayrılırsak ben şimdi “namussuz” mu olacağım? Bunları düşününce, memleketimi çok sevsem de resmen terk etmek istiyorum. Çünkü kendi ülkemde kendimle çelişiyorum, ne acıklı. Savunduğum şeyleri de demek ki aslında savunmuyorum içten içe, bilmiyorum. Ama pişman olmadığımı biliyorum. Ben de istedim aşkımla aşkla sevişmeyi. Sadece toplumun bakışı beni deli ediyor. Bu toplum beni kendimle savaşa sokuyor. Bu zihniyeti tavan arasında saklamak gerek. Kadınları özgür bırakmak gerek. Kadınlar kadınlıklarının farkında olsun, orgazm olabilsin, fanteziler kurabilsin. Jinekoloğa gittiğinde: “Bakire değilim ama bekarım!’’ demek zorunda kalmasın hiçbir kadın. Bunu bari doktorlar sormasın bize. Peki ne olacak böyle? Bu savaşı kim kazanacak? Ben size söyleyeyim; hiç kimse! Çünkü daima “yalan” olacak. Haydi başkasına yalan söylersin de, kendine söylediğin yalanlar ne olacak peki? Ve işte sana acı itiraf Yonca; ben ancak ilerde şu an sevdiğim adamla, yani ilk defa seviştiğim adamla evlenirsem anca... anca o zaman gerçekten mutlu olabileceğim galiba. (Bi.)

Haberin Devamı

 

Haberin Devamı

Üzgünüm

Yukarıdaki satırları yazan 22 yaşındaki bu genç kadının itirafı hepimizin ortak gerçeği. İzin istedim kendisinden yazdıklarını paylaşmak için sizlerle, o da verdi. Kendine bir rumuz vermişti ben onu yazmaya bile çekindim, bir anlayan olur da hayatı kayar diye! Benim de cesaretim başka birisinin özel hayatı söz konusu olunca buraya kadarmış demek ki. Yazdıklarını okurken tek düşündüğüm şey, çocuklarımı ileride kendi kendilerine yalan söylemek zorunda bıraktırmayacak şekilde yetiştirebilmek oldu. İnsanın hayatta kendini kandırmak zorunda olması kadar korkunç bir huzursuzluk olamaz ne de olsa. Hayat, aşık oldun mu, kendini kandırarak yaşamaya gerek olmayacak kadar masum aslında...

Haberin Devamı

Yonca

“Elçi-N”

Yazarın Tüm Yazıları