Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Hülya Avşar

Eskiden ne çok laf ederdim. Ne çok saçmalıyor derdim, ne çok eleştirecek şeyini bulurdum. Ne salakmışım! Gerçi bu çok eskidendi. Bir gün Hülya Avşar bir şey söyledi ve benim ona tüm bakış açımı değiştirdi.

Haberin Devamı

Sanırım 10 yıl önceydi, yine televizyonlarda magazine bomba gibi düşen kokain kullanan ünlü haberleri tartışılıyordu. Herkes birbirine çamur atıyor, “o da kullanıyor-bu da kullanıyor” savaşları yaşanıyordu.

O günlerden birinde bir magazinci mikrofonu Hülya Avşar’a yöneltti ve alaycı bir ifadeyle soruverdi;

“Hülya Hanım siz kokain kullanıyor musunuz?”,

Hülya Avşar birden ciddileşti ve aynen şu cevabı yapıştırıverdi:

Hayır. Ben kokain filan kullanmıyorum. Kullanmam da. Çünkü hiç ihtiyacım yok. Çünkü ben tenis oynuyorum. Yüzüyorum. Çünkü ben spor bağımlısıyım!”.

Budur işte cümle, budur verilmesi gereken en baba mesaj bu gençliğe!

Keşke bu ülkedeki her “ÜNLÜ” böyle bir cümle sarfetse, sarfedebilse.

Haberin Devamı

Keşke her ünlü Hülya Avşar gibi Cannes Film Festivali’ndeki açık artırmada, Dünya AIDS Vakfı'na 12 bin dolar bağışta bulunarak Monica Seles'le bir saat tenis oynamaya hak kazanmayı kafaya koysa ve yapsa. Yıl 2002’ ydi, kadın Monica Seles’le Paris’ de Roland Garos kortunda yarım saatlik maç yaptı yahu. Göğsünü gere gere de magazincilere Monica Seles’le pozlar verdi. Utanmadan 6-3 yenildi diye dalga geçen zevzekler oldu. Keşke herkes onun gibi turnuvalar, şampiyonalar başlatsa. Yıllardır o olağanüstü cümlesini düşünüyorum. Ne kadar etkilenmişim. Yok efendim göbekli fotosu varmış, gündemden düşmüyormuş, kendini çok güzel buluyormuş, bunlar hep bizim ona kafayı neyle ilgili olarak taktığımızla alakalı. Bizim kafamızdaki kendi sorunlarımızla alakalı. Onunla değil.

Ajda Pekkan’da çok spor yapıyor. Keşke o güzelim bacaklarındaki estetiğe takacağımıza, kadının bunca senedir ara vermeden yaptığı sporuna daha fazla değinsek.

Ebru Şallı var şimdi. Onu da hayranlıkla izliyorum. Hamileliklerinde alamadığı kilolardan çok, Pilates’i yayma çabasını saygıyla karşılıyorum. Bir sürü insandan, onun sayesinde Pilates’e başladıklarını, DVDsini alıp evde Pilates yaptıklarını duyuyorum. Onur Baştürk’ e de nasıl teşekkür etsem az. Zaten o da Pilatesci. Bir de kalktı Koş Yonca Koş yazılarımın gazıyla koşmaya başladığını yazıverdi geçen hafta. Havalara zıpladım sevinçten. Bir de benimle Avrasya’da koşarsa tamamdır (hadi Onur hadi!). O kadar önemliki basından, sanattan, politikadan gözönünde olan birilerinin şu tembel bizlere, sporu aşılaması. Örnek olması, özendirici olması, teşvik etmesi.

Haberin Devamı

Ne zaman ki üzerimizden her türlü a la turka bahane bulma hastalığını atar, totomuzu kaldırıp sporu su içip yemek yemek gibi bir ihtiyaç, bir yaşam tarzı olarak görürüz, yaparız; o zaman mis gibi insanlar oluruz.

Bugün Meclis’de oturan herkesin spor yapması zorunlu olmalı bence. Hepsi oturmaktan kin, öfke, nefret, bağırış çağırış, zarar kusuyorlar üzerimize üzerimize.

Yonca

“sporcubaşı”

 

IPAD olayı

 

Ben çocuklarımın elinde kitap göremeyeceğime inanmaya başladım. Onların sadece ipad leri olacak. Bi biz direniyoruz kitabı elimize alacağız diye valla. Onların hiç böyle “eski kafa” dertleri yok. Ayol radyo görmediler, kaset nedir, beta, VHS nedir bilmiyorlar. Arabaya cd taşıyınca: “Boşuna taşıyorsun, Ipod’unu bağlasana.” diyorlar, istediklerini Itunes’dan indirip, cd satın almayı bile saçma buluyorlar. Dell, Toshiba ve saire bilgisayar markasının adını anmıyor, en büyük dertleri ne zaman macbookları olacağı. Oğlan 6 yaşında kulağında shuffle! Kızım da öyle. Niyemiş efendim? Ipod’la dans etmek zormuş! Çocuk podcast’de zırt pırt muzik yapıyor, okula ödevinin teslimatı I movie’de yapılmış film şeklinde oluyor, yaş 10! O yüzden kitaplarıma gözüm gibi bakıyorum. Yarın öbür gün açık arttırmada satacaklar antika niyetine.

Haberin Devamı

E-bay’de!

Yonca

"fütüristikanne" :)

 

Sertab Erener

 

Sertab Erener’in yeni albümü çıktı malum, Rengarenk. Twitter sağolsun güncel olanla aramda hiç mesafe kalmadı. Bu uzak olmak, en çok müzik-kitap olayında geriyordu çünkü beni. Twitter’dan Rengarenk şarkısının linki gelince anında dinledim. İlk tepkim “Bu şarkı bana feci tanıdık ama nereden?” oldu. Dilime de anında dolandı. Nasıl da güzel söylemesi: “Çik çiki çik çiki renga renga rengarenk..” diye diye geldim ofise. Ana! Bi baktım ofisteki tüm kafalar bana döndü, anında başladı sallanmaya ve benden önce şarkının devamını getirmeye! Aaaa aa aaa o da ne? Bizim ofisin yarısı Hintli, her gün çalıyor telefonlarında. Ayol bu Slumdog Millionnaire’deki Ringa Ringa! Müziğe cuk oturan Türkçe sözlerini kim yazmış dersiniz? Tabi ki Nil! Olağanüstü bir uyarlama olmuş! Bizim Hintliler ve ben aynı anda sallanıyoruz ofiste; ben Türkçe, onlar Hindi dilinde düşünsenize. Ortam süper oldu, hep beraber Sertab dinliyoruz şu anda! Renga renga rengarenk!

Haberin Devamı

Yonca

“çikçikiçikita”

 

Hurriyet.com.tr sağolsun diyen dip not: Yazımın bu 3. ve “Sertab Erener” başlıklı kutusu gazeteye sığmadığı için sadece burada... J

Radyo Ben’de de çalıyor hem de J

Tıkla Dinle J RENGARENK

Hürriyet

Yazarın Tüm Yazıları