Paylaş
Zeytinin yaban haline, en doğal haline, “zeytinin delisi” denir bizim oralarda.
Delice fışkırır dalları orasından burasından, belki de ondan. Bilmiyorum aslen nereden geliyor bu isim ama acayip hoşuma gidiyor söylemesi.
Yetiştirenler delisini keser. Doğrusu da odur. Ama inanın ben zeytinin delisini bile kesemem. Kalsın o deli doğal haliyle zeytin ağaçları isterim.
Her gittiğim yerde zeytin ararım, bulurum, yerim. Tonlarca yiyebilirim. En büyük zaafım. Bazı sabahlar 50 tane yiyorum...
Dağlarda koşarken yanıma alırım.
Verdiği güce delice inanırım.
İnsana deli gücü verir zeytin.
Bizim memleketin zeytinini de bir başka seviyorum. Hasretini çekiyorum gurbette. Her gelenden getirmesini istiyorum. Doyamıyorum...
Millet İtalyan der, İspanyol der zeytinyağının iyisi için, ben bizim memleketin zeytinini ve yağını hiçbir şeye değişmem.
Benim gibi zeytine takık bir dolu insan var; zeytine çocuğu gibi bakan, en doğal zeytini bulacak diye kafayı yiyen, bulup yetiştirip bu işe gönül verip dünyasını zeytine adayan.
“Delicce” diye bir zeytinle tanıştım. “Nereden aklına geldi, hikayen ne?” diye sordum: “Şu hayatta bir zeytin hikayem olsun diye zeytin işine girdim, başka bir hikayem yok!” dedi iyi mi!
“Hikayem zeytin olsun” cümlesi beni bitirdi.
Sevdiği şeyi işi haline getirenlere, hikayesini kendisi yaratanlara karşı sonsuz bir saygım var.
Her türlü bilgi web sitelerinde var: www.delicce.com
Eğer siz de en doğalından zeytin meraklısıysanız web sitesinden bir bakın derim. Hikayesi olmayan zeytinin hikayesini yazmak istedim.
Yonca
“yeşil-siyah”
Sochi yolcusu
Şu an heyecandan zor yazıyorum.
Nasıl oldu da oldu, bilmiyorum, ama bir hayalim daha gerçek oldu oluyor.
Sochi’ye, Visa’nın 27 yıldır sponsor olduğu Olimpiyatlara meşale taşıyarak koşmaya gidiyorum.
Yani benim gibi koşan bir insanın bunu nasıl istemiş olabileceğini ve nasıl manyakça heyecanlanmış olabileceğini bir düşünün.
Bu tarihi olayımı, önce çok ağır çekimde sindire sindire, sündüre sündüre yaşamak, sonra da uzunca yazmak istiyorum.
Ama yerimde de duramıyorum. Tir tir titriyorum.
Hepi topu 300 metre koşacağım meşaleyle, içimden geçense meşaleyi kaptığım gibi bir 20-30 km. uzamak... Olimpiyat komitesi yakalayabilirse aşk olsun!
He he bayağı olay olurum o zaman kesin.
Hayatımda bir ilk daha, bir hayal daha gerçek oluyor.
300 metreyle nasıl durayım ben yaaa!
Adım Yonca olduğu için mi şanslıyım, yoksa şanslı olduğum için mi Yonca’yım acaba?
300 metrenin hikayesini 3000 yıl anlatabilecek kadar heyecanlıyım.
Cumayı bekleyin.
Yonca
“olimpik”
Acil dilek
Acilen bir Fazıl Say ve bir Cem Adrian konserine gitmem gerek sevgili 2014.
Bu hayalim lütfen acilen ilk çeyreğinde gerçek olsun. Artık daha fazla dayanamayacağım.
Bu dileklerim acil kabul olsun.
Olsun. Olsun. Olsun. Olsun.
Yonca
“olcak”
Paylaş