Paylaş
Takip ettiğim blogları okudum.
Mehmet Ali Birand için Oray Eğin’in yazdığı yazıyı okuduktan sonra bir şey okuyasım kalmadı. Tıkandım.
Buyurun okuyun siz de. Anlarsınız ne demek istediğimi belki de...
http://www.the-oe.com/
Öyle özlüyorum ki özgün, dolu ve dobra yazılar yazan Oray’ı!
Kendimi asalak gibi hissediyorum.
Özlüyorum diyorum da ne oluyor!
Gazeteciler içeride.
Dışarıdakiler ise göz/ruh hapsinde...
Adalet içeride yahu, daha ne olsun ki işte!
Dürüstlük önemli. Adalet çok önemli.
Elden ne geliyor diye düşünüyorum, bilmiyorum. Yazıyoruz filan da işte kuru kuru sanki. Yavan geliyor bir şeyler bana bazı dönemlerde.
Bu da öyle bir dönem sanki yine.
Ya da bugün öyle bir gün.
Salı sallandı sanki...
Kendimi kitaplara veriyorum en iyisi. Edebiyata, doğaya, spora sığınıyorum.
Sağlık önemli.
Kaçıyorum belki.
Korkak mıyım diye düşündüm, değilim.
Cesaret önemli.
Uzaktayım belki ondan.
Ama bu durumdan memnun değilim. Yani ne yapacağımı bilememek durumumdan!
Bilmek önemli.
Umutluluk ve mutluluk hastası olan bir insan için anlık umutsuzluk feci kangrenli bir duygu. Kesmesi lazım acilen. Yani ben öyleyim.
Tahammülüm yok içinden umutsuzluk atomcuğu geçen duygulara.
İflah olmayan umutlarım var hala ısrarla.
Umut önemli.
Mutluluk önemli.
Bütün bunları düşünürken oğlumun okuldan çıkma saati geldi, almaya gittim. Nasıl gülümseyerek geldi yanıma anlatamam. Ben de gülümsedim tabi.
Gülen bir çocuk yüzü, insana en büyük umut!
Gülmek önemli.
Beraber parka gittik. Sohbete...
Oturduğumuz an Fen dersinden ödevi olduğunu ve ödevini çok sevdiğini söyledi. Merakla “Neymiş?” dedim.
“Yeni bir icatta bulunmam gerek..” dedi.
Aman Allah’ım, hapı yuttuk diyecekken ben tam, “çocuklar dondurmasını yerken dondurmasının erimesine çok üzülür Anne. Ben dondurmanın yerken erimesini engelleyen bir şey yapmaya karar verdim!” dedi.
Ağzım açılırken daha, ekledi;
“Arkadaşım ne yapacağını bilemiyordu ona da; dişimiz çıkarken çok endişe ediyoruz ya acır mı diye, işte dişi acıtmadan masaj yaparak sallayan böylece elinle dişini rahatça çıkarabileceğin bi şey yap fikrimi verdim.” dedi.
Yemin ediyorum kala kaldım olduğum yerde.
Sabahki umutsuzluk atomu parçalandı Dünya’ya binlerce umut saçıldı, tüm sahneyi kapladı gözümün önünde.
Çocukluk önemli.
Futbola gittik sonra, antrenmanı vardı.
Üzerinde Galatasaray forması ile bilmem kaç çeşit milliyetten çocukla futbol oynuyordu. Adı Aslan Cem olan bir çocuğun Galatasaray formasıyla sahada koştururken İngiliz aksanıyla “Azleen” diye çağırılmasına güldüm.
Hayatımız bir çeşit Amin Maalouf’un Afrikalı Leo romanı gibi diye düşündüm, yine.
Eve geldik.
Huzurlu bir akşamdı.
Huzur önemli.
Bir haber geldi...
Hayatımızdan silinmez anıları olan bir sevdiğimizi kaybetmişiz meğer dün...
Hayatta karşılıksız sevgiden daha önemli ne var ki?
Neyse.
Bugün beni boşverin ve siz esas bugün Ertuğrul Özkök’ün “Koska” yazısını birkaç kez okuyun lütfen.
Karşılıksız sevginin yüceliği adına...
Sevgi önemli.
Yonca
“tevekkül”
Paylaş