Hayat palyaçoluktan ibaret

Aslen son iki haftadır çok sıkkınım. Öyle böyle değil hem de.

Haberin Devamı

İşteki stres hakikaten ömrümde hiç olmadığı kadar yüksek seviyede. Dayanılacak gibi değil; ama dayanmak gerek. Dayanıyorum da. “Eninde sonunda iş” diyorum telkin için kendime.

 

Evde, çocukların bi biri hasta bir diğeri. Eşimle kafayı yedik valla.

 

Geceleri uykum kaçıyor. Uyku tutmuyor demek daha doğru galiba.

 

Sabah erkenden de zaten hayat başlıyor.

 

Uykusuz, stres içinde geçen günler olmasına rağmen kendimi sıkı takibe aldım. Artık kendimi boş bırakmıyorum. Allah’dan bi bunu öğrendim şu son yıllarda. Uyguluyorum az çok. Hastalanmak istemediğim, hastalanma lüksüm olmadığı için kendime iyi bakmaya çabalıyorum. Deniyorum en azından işte.

Haberin Devamı

 

***

 

Anne olunca çocuklarına bir şeyleri yansıtmaman gerekiyor ya, dünyanın en sinir işi bu!

 

Mesela suratlarını görecek, gülümseyecek, sohbet edecek halim yok. Gerçekten yok. İşten eve bitmiş geliyorum. İçimden tek kelime etmek gelmiyor; ama sıkıysa etme. Sıkıysa ilgilenme, sıkıysa anlatınlara kayıtsız kal ve gülümseme. Ne mümkün!

 

Sanki: “Ha ha ha ha ha! Ay ne ilginç, ne komikmiş...”cesine dinliyorum her anlatılanı. Usanmadan cevap veriyorum sorulara. Ay ne bitmek bilmeyen sorular var kafalarda, ne çok anlatılacak şey oluyor sabahtan akşama. Bazen gerçekten bayılacak gibi oluyorum dinlerken.

 

Tam palyaçoluk işte.

 

Bıraksalar, televizyon karşısında apatlaca oturur, hiç konuşmam, sızarım.

 

Ama hayır. Yapılamıyor işte.

 

Haberin Devamı

VE bu, iyi bi şey!

 

Çünkü insanı hayata bağlıyor. Küsme hakkı tanımıyor. Sıkıntı-stres ne olursa olsun, insan yine de kalkıp giyinmek, makyaj yapıp çocuklarını güler yüzle okula yollamak zorunda kalıp devam ediyor.

 

Tam tersi durumda yatar uyur, uyanmak istemezsin yoksa. Yat yat nereye kadar ayol?

 

Her gün yeniden doğmak zorunda olmak gibi, dertlerle, stresle dalga geçmek gibi palyaçoluk.

 

Yüzüne pişmiş kelle gibi sırıtan bir maske takıyorsun, ve sonunda kendin de inanıyorsun o maskeye. İçinde nasıl bir fırtına koparsa kopsun, dudakların çekilmiş her iki yandan yukarı, gülümsüyorsun öyle veya böyle.

 

Sonunda ölüm olmayan her şeyin çaresi var.

 

Her şerde de bir hayır.

Haberin Devamı

 

Bu sinir günler de geçer, her şey normale döner elbette.

 

Yonca

“cambaz”

Yazarın Tüm Yazıları