Paylaş
Hayal kurmak yani...
Dün alt tarafı ufacık tefecik bir hayale değdim sihirli değneğimle yazımda: “Ahh keşke bir küçük kafem olsa” dedim…
İyi ki demişim, iyi ki yazmışım... iyi ki!
Amanın meğer ne çok kafe açmak isteyen, ya da birisi kafe açsa da gitsek diyen hayalperestimiz varmış aramızda, görünce sevinçten aklımı yitirdim.
İnanın sanki kafeyi açtım, işlettim, kahve kokusunu içime çekip sizlerle kırk saat lak lak ettim. Öyle çok hayalci e-posta aldım ki, öyle çok kafede karın tokluğuna çalışmaya hazır arkadaşokurum varmış ki, şu anda kafe sahibiymişcesine mutluyum iyi mi! Hatta paralar bize gökten yağmakta şimdi J.
Bakın şimdi şu gelen istek ve hayallerin güzelliklerine:
İdil fal bakarken Gülin garson olmak ister. Gülin ayrıca kahvaltının çeşit çeşit milliyetlerden olanını da servis yapmak ister. Simit mutlaka olmalı der, e kimse haksızsın Gülin der mi? Demez.
İpek çocuğuyla gelenlerin çocuklarına ayrı, büyüklerine ayrı oturup kitap okumak ister tıpkı fondaki müzik gibi...
Tuvalet olmazsa zorlanacakmış Adnan bey, tuvaleti de yaptırmamı rica eder... Nükhet’ te aynı fikirde, çok sık tuvalete gidenleri düşünmek lazım der...
Sigara içirmez bir mekancı olduğumdan fal bakarken içmek isteyenler dışarıdaki bankta sıraya girdi bu arada. Çünkü Eda öyle rica etti. Hem o da efsane fal bakarmış, İdil’ e rakip olmayı teklif etti. J
Nihal anneciğiyle beraber, en sevdiğim kakaolu keki de yapıp gelecek,
Nevra nutella kaşıklamak için kafede müdavim olmak ister. Ona katılmak isteyen çok. Bize de bu durumda “E haydi buyursunlar!” demek düşer.
Berna yeğeni Efe, ablası Banu ile gelmiş Efe’ nin bitmek bilmeyen Spiderman sayıklamasını dinliyor kahve içerken kıkırdayarak hem de.
Banu, işbitirici, kafeyi aldı deniz kenarına taşıdı içine merdiven ekledi ve bize zeytinyağlıları yapmayı önerdi bile! Hani bu teklife “Hayır” diyen, kesin zır deli bence!
Selen erkek arkadaşıyla bu işe el atmaya harbiden niyetli. Yürü koçum, kim tutar sizi!
Meriç kahvem için fon oluşturmayı önerdiği gibi, bahçemize ortancaları bile dikti.
Sibel kurabiye kokusunun taaa oraya kadar geldiğini söyledi. İçi gitti. Aldığı kararları uygulamaya karar verdi. Yapacak bu sefer, belli.
Ve bana dün yazan yüzleeeerce tatlı insan; kimisi orta, kimisi sade, kimisi de bol şekerli bir Türk Kahvesi sipariş verdi!
Bir acı kahvenin kırk yıl hatrı varmış hakikaten…
Şu sanal ortamda bu kadar gerçekçe ortak hayaller kurmak…
Kurabilmek....
Bana mucizevi bir sihir gibi geldi…
Sizce de öyle değil mi?
Yonca
“kanatlı”
(bu yazım, bu parantezi saymazsanız 387 kelime 76 satırmış)
Paylaş