Paylaş
“Ulaştırma” Bakanı Yıldırım halkın facebook ve twitter’daki Gezi Parkı paylaşımlarına dair:
"Gezi olaylarında böyle sorunlar yoğun şekilde yaşandı. Eğer bu ülkede faaliyet gösteriyorsanız, yasalarına göre suç teşkil eden konularda yargı ile kolluk kuvvetleriyle işbirliği yapmanız gerekir. Bütün ülkelerde bu böyle işler. Suçun gerçek hayatta ya da sanal ortamda olması suçu değiştirmez. Burada ciddi anlamda rahatsızlık olduğunu gördük. Yapılması gereken sosyal medyanın sesini kısmak, kısıtlamak değil. Bu hiçbir zaman düşünülmemesi gereken bir yöntem. İşin tabiatına da aykırı."
Demiş.
Ardından, yine hürriyet.com.tr’den alıntılıyorum:
Twitter'in CEO'su Dick Costolo, Türkiye'deki kullanıcıların attığı tweet'ler ve kurumsal politikaları hakkında açıklamalarda bulundu.
Costolo, “Bu açık halk platformuna sahip olmanın güzelliği, etrafınızdaki herkesin ne düşündüğünüzü görmesini, duymasını sağlaması. Biz orada olanları editörlük sürecinden geçirmiyoruz”
Demiş.
Costolo’nun söylediği “Açık halk platformu” ne kadar şahane bir tanımlama bakın.
Sorun da zaten bu şahane tanımın ta göbeğinde gizli.
AÇIK ve HALK kelimeleri bizde yanyana gelemez oldu abi!
Nitekim,
Halka açık alanlarda toplandığımız için, oturduğumuz için, kitap okuduğumuz için, karanfille anma töreni yaptığımız için yepyeni sorunlarımız var oldu.
“Halka açık” Gezi Parkı dolayısıyla “açık halk platformları” olan Facebook ve twitter paylaşımlarımızdan dolayı da sorunlarımız var artık.
Halka açık alanlarda açık halk platformlarından paylaşımlarda bulunduğumuz için suçlu da olabiliriz diyorlar bi de üstüne.
Çok dolaylı durumlar bunlar Sayın Okurlar. :)
Halka açık, açık halk platformlarında yandaş paylaşımlar yapmakta hiç sakınca yoktur ama!
Ancak, açık halk platformlarında halka açık görüş bildirirken “eleştirel” olmak sakıncalıdır, sesi kısılması gereken bir durumdur.
Tamamen orantısız bi durum bakın yine.
Halka açık parklarda halk biber gazına orantısız şekilde maruz kalırken konuşan Mutlu Vali “yok öyle bi şey” yalan beyanlarını halka açık platformlardan duyururken; “biber gazından yanıyoruz gözü çıkanlar var” gerçeklerini görselleriyle ve sesli haliyle (kanıtlarıyla yani) halka açık platformlardan paylaşan halkın PES diye isyan eden sesi kısılmalıdır yani... öyle mi?
Yalan beyanlarını bile halka açık sosyal medya platformları sayesinde açıklayabilen Valimiz varken; halka açık parklarda açık halk platformları olan sosyal medyayı kullanan halkın nasıl suçlu olabileceğini ve neden sesinin kısılabilmesi gerekebileceğini anlayamadım ben.
Anlayan?
Nitekim (Demirel tonlamasında okunması rica edilir),
“Yıldırım” çarpmışa döndüm desem yeridir.
Yonca
“çarpık”
Paylaş