Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Evde kaldım mı, kalmadım mı?

Bundan uzunca bir süre önce, ortamı şöyle bir yoklayayım demiştim. Okurlara; “Üzerinizde evlilik baskısı var mı?” diye sormuştum. Aman Tanrım! Meğer arı kovanına çomak sokmuşum. Cevapları okurken şiştim şiştim şiştim!

Aradan bunca zaman geçti, ne gelen cevapları yayınlayabildim ne de aklımdan çıkarabildim. Çünkü cevaplar hem çok kişiye özel hem de destan gibi. Evde kalma korkusundan; sırf anası babası sussun, konu komşu laf etmeyi bıraksın, baba evinden kurtulmuş olsun; evli arkadaşları tarafından evde kalmış olmakla /images/100/0x0/55ea60e2f018fbb8f87c1351aşağılanması, dalga geçilmesi bitsin; çocuğu olsun, hayatta yalnız kalmamış olsun; daha fazla parası olsun; bakirelikten resmi olarak kurtulsun, sevişmesi resmi olsun vesaire diye evlenmek için kendini büyük baskı altında hisseden ve ona göre hareket eden bir kadın ordusu varmış meğer ortamda. Yani var olduğunu biliyordum ama, bu gerçek suratıma bu kadar somut bir şekilde vurulmamıştı.
Ha tabii bu işin kadın tarafı. Cevap veren erkekler de vardı ve onların durumu da hiç iç açıcı değildi. Karşılarına çıkan her kadının kendisini potansiyel koca olarak görmesinin ne kadar ilişki tüketici olduğunu anlatıyorlardı bana. Zaten bu kadar baskıyla evlenen bir toplum, o hızla boşanır da!
Sorularıma öyle samimi ve öyle mertçe verilmiş cevaplar okudum ki, bazen ağlamak, bazen kafamı duvarlara vurmak, bazen e-posta kutumdan ışınlanıp o kadının yanına gitmek, boynuna sarılmak ve teselli etmek istedim. Bazen de inanın, sarsıp kadını kendine getirmeyi hayal ettim. Sonuçta bunların hiçbirini yapmayı beceremeyip en azından ne anladığımı yazmaya karar verdim.
Vardığım sonuç şu: Aşk yerlerde sürünüyor ve öyle masallardaki gibi aşık olup evlenmek hakikaten masallarda kalmış. Biz neden giderek daha fazla kendi kendimizi bu kadar psikopata bağladık, açıkçası Yonca’nın tek derdi şu an en çok bunu anlamakmış.
Yonca
“şişik”

Evlilik başarı kıstası mıdır?

Evlenemeyenler başarısız ve beceriksiz evde kalmışlar ordusu; boşananlar zavallı; evlenip mutsuz olanlar da aptal olarak mı görülüyor bu toplumda? Ya hiç olur mu öyle şey! Artık insan yargılamada tavan yapmış durumdayız ama ha! Bunlar gibi bin tane sosyolojik analizsel ve psikologluksal(!) soru sormak istiyorum okuduğum okur yorumlarından sonra.
Diğer toplumları bilemem; ama biz kesin iki yüzlü olmaya mecbur edilmiş, iki yüzlü olmayı da kanıksamış, hatta bunda bir sakınca görmeyen, iki yüzlü davrandığımızın farkında olarak yaşamayı da içselleştirmiş (bu fiili hayatımda ilk defa kullanıyorum, hakikaten çok cuk oturuyormuş) bir toplum olmuşuz. Oh ne ala!
İnsanımızın geldiği durumu anlamaya çalışmak, kadınımızın geldiği zavallı noktayı biraz olsun düzeltmeye çabalamak içimi kurutuyor ama yılmaya niyetim yok.
“Yahu sen 3 soru sorup bu sonuca nasıl varırsın zırtapoz!” demeyin sakın, çok içerlerim. Vardım gitti. Cevap verenlerim gayet samimi okurlarım. Her yaştan, yöreden, töreden, lafını şaşkınlık verici derecede sakınmayan, yazarken de zaten yüz yüze olmadığımız ve sanal aleme sığınıp gizlenebildiği için belki de gayet cart diye içinden geçeni söyleyebilen tipler. Ve keşke hepsi gerçek hayatlarında da bana yazabildikleri kadar dürüstçe yaşayabilseler.
Yonca
“sorgusual”

Bakirelik “out” dikişli olmak “in”!

Yeni dürüstlük, namus, güven anlayışımız hayırlı olsun. Zar diktirmek normal ve kaçınılmaz, yalan söylemek rutin, yapılacak en doğru şeyin de bunlar olduğunu salık vermek prim yapar olmuş.
“Dürüst olalım arkadaşlar!” diyerek kelle koltukta konuşup yazmak da büyük hata olmuş. Olsun. Hataların hepsi benim olsun. Kolaya kaçıp yalana sığınmak da, “Yalana sığın rahat et!” demek de korkakların olsun.
Nanik yapıyorum, bu duruma nanik!
Bütün kadınlar elbirliğiyle zar diktirme protestosu yapsa, herkes aynı anda “evde kalsa!”, “bacak arası namuscusu!” erkekler de bal gibi kabullenecek eşekliklerini, hiç kusura bakmasınlar valla. Ortada bekaret saçmalığı kalmadığı gün, nasıl olsa mecburen herkes ya gayet seve seve sevişe sevişe evlenecek, ya zaten artık bunu hiiiç düşünmeyecek, ya da evlenmezse evlenmeyecek. Aşk o zaman baki olacak galiba! Ben de bu konudaki gıcığımı gidip gelip yazmak zorunda kalmayacağım hayırlısıyla.
Ha amaaa... bazı kadınların nasıl olup da hâlâ daha kadınlara zarlarını diktirmeleri için doktor önerdiklerini marifet gibi yazabilmiş olmalarını, asla ama asla unutmayacağım, bu da buraya kaydola.
Yonca
“hafıza”
Yazarın Tüm Yazıları