Paylaş
Gazetelere baktım. Haber kanallarını dolaştım. Ali Kaptan’ın Cemile’ye attığı tokattan sonra uzunca süre sinir harbi yaşadım. Kendimi ekran karşısında: “Biri de çıkıp şuna okkalı bir tane çaksa ya!” derken buldum. Hatta boğuşma sahnesinde korkarım ölmesini bile içimden geçirdim. Öyle utandım ki kendimden bunu hissederken kendimi basınca! Bunu twitter’da da yazayım dedim. Neden insan bunları twitter’da yazar işin o kısmını hiç çözebilmiş değilim, o ayrı. Sonra twitlemedim zaten. Sildim. Onun yerine: “Şiddet insanın içindeki şiddet çanavarını uyandırıyor, ne fena!” yazdım galiba.
Şiddete karşı olan bir insanın şiddet karşısında şiddet duyması ne büyük bir tezat değil mi?
Buna tezat mı denir peki?
Tıpkı spor yapan insanın dingin ve medeni olması gerekirken sağa sola kafa atmasının kötülüğü gibi, bu da kötü işte. Kötü!
Seçim öncesi liderlerin birbirleri hakkında sarfettikleri son derece tarjikomik ve seviyesiz, yakışıksız sözleri dinledim bir süre. Kahroldum. “Bir tanesi de bu berbat söylemlere girmese de, memleket düzgün adam görse!” diye iç geçirdim. Ama sonra bunu düşününce, düzgün adam gören milletin şoka girip sapıtabileceğini, kendini sokaklara atıp “Hepimiz seviyesiziz, kavgamızı isteriz!” diye slogan atabileceğini hayal edip irkildim kendi kendime.
Neden bu liderler yapacakları işleri yapmak yerine, birbirlerine sataşır dururlar? Neden bizi sürekli oyalarlar çok sıkıcı polemikleriyle?
Peki basın?
Keşke basın bunlara yer vermese ve acaba gücünü öyle mi gösterse?
Yani: “Ne haliniz varsa görün, sizden düzgün haber çıkmayınca size pas yok!” dense, ne olurdu acaba diye gayet ucubik düşünceler geldi bünyeme.
Ucubik deyince de, sanat kelimesi geldi gözümün önüne. İnanamadım beynimin neleri birbiri ardına çağrıştırdığına ve çok kızdım ucube kelimesi ile sanat kelimesini yanyana getiren beynimin tetrisine!
Öyle çok gündem maddemiz, öyle çok, çok önemli gündem maddemiz var ki, içinde kayboldum bir süre.
Hangisinin hangisinden daha önemli olduğunu, hangisini yazmanın doğru olacağını, hangisinin bir fayda sağlayacağını, hangisinin bize bir şey anlatabileceğini bilemedim işte. Aptallaştım resmen. “Demek işe yarıyor bu olanlar, aptallaştırılıyoruz mis gibi!” diye düşündüm.
Nükleer sızıntı, doğal felaket deprem ve tsunami, politik geleceğimizin belli belirsizliği, gazetecilerimizin susturulma çabasının çok boyutlu kısa ve uzun vadeli vehameti, kadınlara uygulanan şiddet deyince akla hep dayak gelmesi ve psikolojik şiddetin aralarda kaynaması, “Hepimiz İbo’yuz” sloganları ve İbo için akan gözyaşı seli...ve arada bir yerlerde kalmış: “TRT'nin ve Türkiye'nin ilk haber spikerlerinden, usta sunucu, yazar, eğitmen Jülide Gülizar, hayatını kaybetti.” haberi yanında Jülide Gülizar’ın o bakmaya doyamadığım güzelim resmi, gülen gözleri...
Cuma günü tsunami sırasında birisi twitter’da: “Hah şimdi tsunami gündemimize oturur, Ergenekon unutulur...” diye twitlemişti de şaşırmıştım ben kek gibi.
Peki ya şimdi? Şu anda...
Sizce gündemimizdeki hangi gündem maddesi en önemlisi?
Yarına kadar tabi...
Yonca
“keko”
Paylaş