Elime bir uğur böceği kondu

Kırmızı değil.

Sarı.

Haberin Devamı

İlk defa sarı kanatlı siyah benekli bir uğurböceği gördüm şu yaşımda.

 

Nasıl güzeldi anlatamam. Panik halde fotoğrafını çektim.

 

İşte burada.

 

Elime bir uğur böceği kondu

 

Mini minnacık,

 

Varla yok arasında bir uğur böceği elinize konduğunda ne inanılmaz bir heyecanla başlıyorsunuz değil mi umutlanmaya; “Tamamdır arkadaş, bugün şansımın döndüğü gündür!” diye...

Haberin Devamı

 

İnanarak “Uuuç uç böceğğği, annem sana terlik pabuç alacak” diye mırıldanmaya.

 

Mırıl mırıl mırıldandım ben de işte bildiğiniz gibi usulca.

 

Suratımda tatlı tuzlu bir gülümseme, içimde uçuk kaçık bir heyecanla.

 

Aslında bu kadar basit yaratıklarız.

 

Ufacık uğur böceğinden feyzalır, derdi tasayı unutur

 

Umutlara dalarız anında.

 

Bir o kadar da çabuk umutsuz oluruz, ışık hızında.

 

Ne zaman daralsam,

 

İçime kasvet, hüzün ve garip bir endişe bassa... hemen ufacık şeyler hayal etmeye başlıyorum.

 

Hiç olmadı çocuklarımın gözlerine bakıyorum.


Kendi çocuklarım etrafımda değilse, etrafta gördüğüm başka çocukların gözlerine bakıyorum...

 

Çocukların gözlerinde akla hayale sığmayacak bir umut var.

Haberin Devamı

 

Saflık ve uçsuz bucaksız sonu gelmeyen bir hayal dünyası var.

 

Bakınca insanı içine vakum gibi çeken,

 

İçindeki kasveti unutturup güldüren cinsten...

 

Uğur böceği misali,

 

Hayatta şans denen şeyin var olduğunu,

 

Gözünüzün önünden geçip elinize konunca, gönlünüze de konmuş gibi hissettiren...

 

Ben söyledim mırıl mırıl

 

“Uç uç böceği annem sana terlik pabuç alacak...” diye,

 

Uğur böceğim de yürüdü elimde.

 

Kısa bir süreliğine...

 

Sonra da uçtuuu gitti.

 

Ben kaldım arkasından baka kala..

 

Bana yaşattığı o anlık

 

Kocaman mutlulukla!

 

Yonca

“uçuşakan”

 

Beni neden göremediğini soran düşünceli okura dip not: O kadar inanılmaz bir mutluluk ki yazı yazmadığım zaman; beni özlediğini, beni merak ettiğini, bensiz güne başlamanın zor geldiğini yazan maillerle uyanmak... Bir yandan çok mutlu oluyorum, bir yandan da onlarca yazmak istediğim şey varken dinlenmem, tatil yapmam, çocuklarla o çok özledikleri “annem bilgisayar başında değil” dedikleri anı yaşamaya çalışmak zorunda olmaktan kahroluyorum. İkilsemse bu eğer, ikilemin Allah’ ını yaşıyorum. Ne sizden, ne ailemden, ne yazılardan, ne tatilden ne de yazamadığımda içime oturan ukteden kaçamıyorum.

Haberin Devamı

Zor dostum zor.

 

Sadece tatil yapmaya çalışmaya alışmak zor.

 

Az biraz dayanın.

 

Bitsin şu yaz karmaşası her gün nasılsa burdayım... demek istiyorum.

 

Diyorum.

 

Yonca

“bilmem kaç arada”

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları