Düşler Akademisi’nin gönüllüsü Aslan Cem Tokbaş’la röportaj

Çocuklarımın nerede hayat tecrübesi edinme şansları olur diye aranırken, arkadaşım Itır Erhart Düşler Akademisi’ni önerdi. “Bir çocuk için gönüllü olup mutlu bir tecrübe edinilecek yegane” yer dedi.

Haberin Devamı

Itır’a bizi Düşler Akademisi ile tanıştırdığı için teşekkürüm sonsuz.
Oğlumuz Aslan Cem 13 yaşında.
Bu yaşta yatılı konaklayarak gönüllü çalışması mümkün değilmiş.
Düşler Akademisi Gönüllü Lideri Cansu Çakıcı şahane bir çözüm üretti.
“Siz Kaş’ta kalın, Aslan Cem’i sabahları akademiye getirin, akşam alın” dedi.
Biz de karı koca aldık Aslan Cem’i, 1 haftalığına Kaş’a, Akademi’nin bulunduğu Çukurbağ Köyü’ne gittik.
Hepimiz için büyük tecrübe oldu.
O yaşta bizim de “gönüllü” çalışma şansımız olsaydı, bugünümüz nasıl farklı olurdu diye düşündük.
Aslan Cem’e yazın 1 hafta bile olsa bir restoranda veya berberde çıraklık ya da bir STK’da gönüllülük yapması için seçenekler sunduğumda; Düşler Akademisi hakkında birkaç soru sorup orayı seçti. Sonra da “Zorunda mıyım?” dedi. Ben de “Hayır ama 1 saat bile olsa denemeni istiyorum. Mutsuz olursan yapmak zorunda değilsin” demiştim.
Düşler Akademisi, engellilik ve süreğen hastalıklar başta olmak üzere, gerekçesi ne olursa olsun toplumsal dışlanmayı yaşayan tüm birey ve gruplara alternatif, yenilikçi ve sürdürülebilir yöntemlerle ücretsiz olarak eğitim, üretim ve ortak yaşam hizmetleri sunan bir Köy Akademisi.
Akademi ve gönüllülük hakkında tüm bilgilere web sitesinden ulaşabilirsiniz: http://duslerakademisi-kas.org/
***
Oğlumun bu yazı hakkında hassasiyeti inanılmazdı. “Düşler Akademisi’ni yanlış ve eksik anlatmak istemiyorum” dedi.
Hassasiyeti beni hem duygulandırdı, hem de gururlandırdı.
Çocuklarımız adına, ülkemdeki tüm gönüllüler adına, hayata daha da çok asılma ve daha çok çalışma gücü verdi bana.
Evladıma, bize bu tecrübeyi yaşatan tüm Düşler Akademisi Kaş ailesine candan teşekkür ederim.
Darısı herkesin başına!
Yonca
“gönüllü elçisi”
***

◊ Düşler Akademisi’nde gönüllülük yapmaya giderken ne düşünüyordun?
- Bu iş benim değil, senin fikrindi. Zor geldi ama kabul ettim. Bir çiftlikte çalışacağımı ve bana iş nasıl yapılır öğretecekler sanıyordum. Akademide engeli olan bireyler için gönüllü çalışmalar olduğunu bilmiyordum.

◊ İlk izlenimin?
- Akademi’nin olduğu yer, ortam ve müzesi çok güzelmiş. Şaşırdım. Böyle bir yer hiç beklemiyordum. Müzik odasını görünce ders almak zorundayım sandım, bozuldum. Hiçbir şeye mecbur olmadığımı anlayınca çok rahatladım. Gerçek bir işte çalışır gibi çalışacağımı anlayınca da çok heyecanlandım.

◊ Sen herkesin yaşını sorduğunda verdikleri “Yaşın önemi yok, hepimizin yaşı kaç olursa olsun yapabileceği bir iş mutlaka var” cevabı hoşuma gitti.
- Ne iş yapacağımı bilmemek, ne işe yarayacağımı bilmemek beni endişelendirmişti. Oysa her şey, hiç zorlama olmadan kendiliğinden gelişiyor. Herkes beni o kadar iyi karşıladı ve yardımcı oldu ki, çok iyi arkadaşlarım var orada. Ayrılmak zor geldi.

◊ İlk gün en zor olan neydi?
- Kimseyi tanımıyorum, herkesle nasıl tanışacağımı bilmemek, nereden başlayacağımı bilmemek çok zordu. Yanlış bir şey yapmaktan ve beceriksiz olmaktan korktum. Benden hoşnutsuz kalırlarsa diye endişelendim. Ama herkes çok yardımcı, zaten beceriksizlik veya hoşnutsuzluk diye bir şey de yokmuş Akademi’de.

◊ Çalışmaya nereden başladın?
- İlk iş kahvaltıyı hazırlamak. Kahvaltıyı da gönüllüler hazırlıyor. Her şeyi herkes beraber yapıyor. Hiç böyle şey görmedim.
Cansu gelip o gün mutfakta tek kişi olduğu için yardım gerektiğini söylemişti, ben de mutfakta yapılacak her şeye elimden geldiğince yardımcı oldum. Kahvaltıdan sonra mutfağa yardımla başladım. Yumurtaları toplamaya gittim. Kilolarca fasulye ayıkladım. Mutfağı temizledim.

◊ Kendinde en çok neyi takdir ettin?
- Bu işi ve yeri sevmeyebileceğimi düşünsem de, gitmek istememiş olsam da gittiğim ve çalıştığım için kendimi takdir ettim. Zor gelse de denediğim için mutlu oldum.
Bir işe yarayabileceğimi bilmiyordum, ne işe yaradığımı da bilmiyordum. Her şeye yardımcı olabileceğimi görünce kendimle gurur duydum.

◊ Kendine dair hiç bilmediğin ve orada keşfettiğin ne var?
- Ben çok şey yapabiliyormuşum. Her işi öğrenebilirim. Sevebilirim. Engelli veya dezavantajlı birilerinin yanında çok rahat olabileceğimi de öğrendim. Daha önce herhangi bir engelliyle aynı ortamı paylaşmadım. Kimse birbirinden farklı değil. İlk defa yaşadım bunu.
Yemek yapmak ve mutfak işi sevimsiz gelirdi. Bulaşıklara bakmayı bile sevmiyordum. Mutfakta çalışınca hepsini sevdim. Yemek ve mutfak işi hiç tahmin ettiğim gibi kötü değilmiş. Kendime güven geldi.
(Devamı Pazartesi’ye...)

Yazarın Tüm Yazıları