Paylaş
Geliyorum İstanbul’a, tam 8 km koşarak Boğaz Köprüsü’nü aşmaya. Kafamda pespembe bir perukla, Pembe Güç Derneği’yle meme kanseri meretine kafa tutmaya.
Kaldırın kafaları bi havaya... Bakın bakın... Uçuyorum heyecandan havada!
Yonca
“maraTONİK”.
Astrolojik olarak süperim!
Evvveeet astroloji tescilli kasvet, hüsran, acı ve eziyet dolu bir eylül sonrası, “Her şey çok güzel olacak!” içerikli ekim ayımızda hızla ilerliyor bulunuyoruz.
Nasıl sevinçliyim eylülden kurtulduğuma anlatamam size. Resmen göbek atmak istiyorum. Ohhh ohhhh, yandan yandan, hoppidi bam bam!
Arkadaşımın beni de dadandırttığı Astrolog Susan Miller web sitesinde (www.astrologyzone.com) ay be ay başımıza ne gelecek yazıyor. Kardeşim yok böyle bir “gün be gün” olayı tam onikiden tutturma! Kadın ne dese oluyor. “Ayın dördünde sırtın kaşınacak, kaşıyacak birini yanında bulundur” diyor ve çıkıyor! O kadar, abartmıyorum valla.
Gerçekten çok ilginç. Neyse, Susancığımın dediğine göre bu aydan başlayarak bir Aslan olarak hop kükrüyor, hop zıplıyor, hop kral oluyorum. Kral, vay be!
Olmadan olmuş gibi hissetmeye başladım bile. Çok iyi şeyler olacakmış Aslanlara bu aydan başlayarak, taaa öbür seneye kadar hem de. Hiyeyyt! Olur da şımarma tutarsa beni ki tuttu, ne olur sakın çekme kulağımı ey okuuuur! Yeterince bunaldım, azıcık nefes almak bencağızın da hakkıdır.
“Ruhsal Takvim” adlı alt başlıktaki yazımın girizgahını yeterince uzatmış bulunuyorum. Cart takvimi, curt takvimi her yerden takvim fışkırıyor ya... Eee yok Pirelli Takvimi, yok Çin Takvimi olur da, Yonca Takvimi olmaz mı dediiim ve o gazla oldurdum.
Buyrun bir alt kutuya.
Yonca
“geyikçi”.
Ruhsal Takvim
Çin Takvimi’ne göre ben bir fareyim, eşim köpek, kızım ejderha, oğlum da maymun. Çin Takvimi’ne en cuk oturan aile kesin biziz! Ana-kız çatışırken kızımın ağzından alevler çıktığında, ilk bulduğum deliğe “vızınnn!” dalıyorum. Oğlum düz duvarda asılı kalmayı gayet sırıtarak başarırken, eşim ciddi, disiplinli, sabırlı bir adam, nitekim 16 yıldır bana katlanıyor ve ayıptır söylemesi köpek gibi çalışıyor.
Elin Çinli’sinden esinlenip ben de kendi takvimimde, ayların ruhsal olarak yaşadıklarımı yansıtmasına özenle karar verdim. Ama “Yonca’nın Ruhsal Takvimi” 2 yılda bir 13 ay oluyor mesela. Nasıl 4 yılda bir şubat 29 çekiyorsa, benim takvimimde de iki yılda bir herhangi bir ay ekstradan “Zatürre” ayı oluyor. “Artık Hastalık Yılı” diyoruz buna.
Demesi bedava; çünkü 2 yılda bir zatürre olmayı beceriyorum mutlaka. Baktım zatürre olacak gibi değilim, yılım eksik geçmesin diye dağdan akan kar suyuna bile girebilirim mesela.
Yonca’nın Ruhsal Takvimi’nin ayları ayyynen şöyle efenim:
Ocak - Gelenlergeldi
Şubat - Geldiğigibigitti
Mart - Don-al
Nisan - Kilo-ver
Mayıs - Borç-lan
Haziran - Borç-öde
Temmuz - Yüzeyüze
Ağustos - Doğ-al
Eylül - Bunal
Ekim - Daral
Kasım - Bayar
Aralık - Koyar
Yonca
“ayla-k”
Pirelli Takvimi de neymiş?
Gelenlergeldi ayında; “Koyar” sonrası kafayı sıkı bulmuş bir poz, Geldiğigibigitti’de botokslu kaşlar kalkık ve alın çekik bir poz, Don-al’da “siyah bantlı pişman değilim” altbaşlıklı buz gibi bir poz, Kilo-ver’de salata tabağı içinde yüzerkene, Borç-al’da sevimli, Borç-öde’de sinirli, Yüzeyüze’de paletli, Doğ-al’da anadan doğma, Bunal’da ağlak, Daral’da muğlak, Bayar’da çatlak, Koyar’da karabatak şeklinde pozlar verebilirim mesela.
Nasıl? Sponsor olmak isteyen bir deli çıkar mı acaba?
Hmmm... neşeler yerinde.
Bu hafta sonu kesin harika olacak galiba!
Nedeni mi...
Azzz sonraaaa!
Yonca
“huni-tak”.
Paylaş