Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Çocuklarına bisiklete binmeyi öğreten adam

Adam sırasıyla önce kızına, Sonra da oğluna bisiklete binmeyi öğretti.

Haberin Devamı

Kadın, olan bitene sadece seyirciydi.

Gözleri dolup taşsa da çaktırmadan etrafa, görevi sadece fotoğraf çekmekti.

Kadın da bir sürü fotoğraf çekti; babayı, kızını, oğlunu, köpeklerini, o heyecanlı koşturmayı, endişeyi, sevgiyi, sabrı görüntüledi.

Anılar kutusuna bu fotoğrafları da ekledi.

Çocuklarının endişesini sabrıyla yüreklerinden söküp taaa uzaklara atan, o minik gözleri tek sözüyle ışıldatan, yüreklere güven aşılayan;

“Başını dik tut, hiç arkana bakma, hep ileri bak, durmadan pedal çevir, korkma ben arkandayım!” diye bin kere tekrarlamaktan yılmayan, kan ter içinde kalan, her seferinde aynı heyecanla, düşüldü mü yine, dizler uf mu oldu, sarılıp düşeni kaldıran, dizleri ovalayan, aynı yüreklendirici cümleleri usanmadan defalarca tekrarlayan adam; çocuklar kendilerine güven kazanıp direksiyona sımsıkı yapışıp, bir sağa bir sola yalpalayıp toplanan bisikletle artık tek başlarına yola; başları dimdik, gözleri ufukta devam ettiklerinde, durdu ve arkalarından öylece baktı hasretle...

Çocuklar gözlerindeki; endişe, gurur, başarmanın hazzı ve kendilerine duyulan güvenin hissettirdiği sevinçle, arkalarına hiç bakmadan devam ettiler pedal çevirmeye.

Baba; binbir türlü duyguyla, gururla baktı peşlerinden, hızla uzaklaşan daha henüz büyümüye yüz tutmuş bebeklerine.

Tuzu gözlerine yakın bir yerlerde biriken terini eliyle sildi.

Bu, ağlayarak değil, gülümseyerek hatırlanması gereken bir anı idi...

Adam, bir süre çocukların geri gelmelerini bekledi. Oysa çocuklar geri gelmeye henüz hiç niyetli değildi.

Bisiklet, insanın suratına rüzgarla tatlı tatlı çarpan özgürlük demekti. Saçların uçuşması, gözlerin kamaşması, hayatın ayaklarını yerden kesmesi demekti...

Özgürlük çocuklara çok tatlı gelmişti.

Çocuklar, bisikletle gezmeye devam edip belli ki bir süre daha geri gelmeyeceklerdi.

Sakın hiç düşmesinler tabii ama, hani olur da düşerlerse ki düşmek de olağandır, rahatça ağlamak ve yaralarını sarmak için babalarının omuzlarına hiç tereddüt etmeden geleceklerdi.  

Çünkü babalarının onları ne olursa olsun şefkatle beklediğini bilirlerdi.

Adam yine de azıcık hüzünlendi.

İnsanın çocuklarının “kendi başlarına uçtuklarını” görmesi, duygulanmak için bu hayatta en geçerli nedendi!

Kadın adamın yüzündeki huzuru seyretti.

Gülümsedi.

Babalar günü geldiğinde,

Kızına ve oğluna, “Bisiklete binmeyi öğreten baba” olduğunun sonsuza kadar hatırlanması için, yazılı olarak hediye etmeye karar verdi.
Yonca
“hisli”

Haberin Devamı

Düşündürücü dip not: “Babalar Günü”nde hüzünlenirim. Artık hayatta olmayan babamın hâlâ yanımızda olmuş olmasını, torunlarını bisiklete binerken görebilmiş olmasını hayal ederim. Babası hayatta olanlar için de, küskünlüklere hiç değmediğini erkenden, henüz vakit varken hatırlatmayı isterim. Babası olmayanların ise asla ne hissettiklerini hiçbir zaman anlayamayacağımızı bildiğimden, şımarık davranıp davranmadığımı sorgular, hatta aslında özür dilerim.

Çocuklarına bisiklete binmeyi öğreten adam

Yazarın Tüm Yazıları