Paylaş
Koşa koşa geldiğim ülkemde, kendi insanıma, kendi toprağıma kendimi yabancı hissedeceğim de aklıma gelmezdi.
Ama oldu.
Bunu başardı bu ülke, bu insanlar, bu hükümet... herkes hep beraber biz siz elele başardık bunu. Bana da yuh olsun, sana da, ona da, hepimize yuhlar olsun.
Herkes herkesi eleştiriyor sözümona; ama eleştirdikleri her şeyi kendileri de yapıyorlar. İşine gelen kanunu kitabı işine geldiği gibi kullanmaktan memnun. Ama ne zamanki biri çıkıp "Olmaz, bu iş yanlış.” diyor, vur kafasına. Hakkını aramayacaksın, hep susacaksın. Ama sustuğun zaman da koyun diyorlar sana.
Herkes susmuş zaten. Ne bu ya, ne?
Ne biçim bir yer olmuş burası?
Halimize baksanıza; yok meyve, yok alkol, yok içki, yok o, yok bu tartışır hale geldik. Bilmem kaç yıldır hiç aklımıza gelmeyen şeyler sorun olur oldu. Ne annanemin başörtüsü kaldı tartışmadığımız, ne giydiğim mini etek, ne içtiğim rakı, ne kullandığım kelimeler.
“Kandilin mübarek olsun” desen bir türlü, demesen iki türlü. “Kutlu olsun” dersen etiketin başka, demesen başka. Oha artık oha!
Kardeş kardeşe düştü. Herkes birbirinin dinine, kökenine zartına zurtuna kafa yorar ve mimler oldu.
Önüne geleni içeri tıkıyorlar.
İçeri tıkılanı içeride unutturuyorlar. Kimin kaç zamandır içeride olduğunu unuttuk. Unutmadık mı? Kanıksamadık mı?
İçimdekileri döküyorum, içimden hangi sırayla geliyorsa. Kafanız karıştıysa, affola.
Yaz diyorlar. Yazıyorum ben. Sen ne yapıyorsun peki? Ne?
İki çocuk yetiştiriyorum, insan gibi iki çocuk.
İki işte çalışıyorum. Eşşekler gibi hem de!
Spor yapıyorum. Sağlam kafa sağlam bedende bulunur.
Alnım açık, başım dik.
Vicdanım hele mis gibi.
Olmayan düşünsün.
Kişi kendinden bilir işi. Yarası olan da gocunur.
Diyorlar ki “Sen fikir ver, bi şey yap biz de arkandan gelelim.” Zaten hep böyleyiz biz, hazıra konalım oh ne güzel. A be kardeşim bi fikir de sen versene!
Sanki herkes kendi hayatını yaşamaya devam etmiyormuş gibi, iki kelam mutlu şey yazmana da laf ediyorlar. Demokrasi isteyen kurban olduğumun okuru faşist yahu!
Ayol bari okur rahat bıraksın bizi. Israrla hayata, ülkene, iyi şeylere tutunman da sorun.
Al işte, yazıyorum iğrenç halimizi. Ama yazdın mı içinden geçen cinneti, milleti cinnete sürüklersin.
Bu mu istediğin? Bu mu istenilen?
Diyorum bari sakinleştirelim insanları, azanları azdırmayalım da sükunete davet edelim daha beter olmayalım. Nerdeee?
“Memleketin gidişatını düşün, yaz!” diyen sanki kahvede oturup lak lak yapmıyor, sanki akşam oturup film seyretmiyor, sanki karısı eşi dostuyla hiç kahkaha atmıyor. Sanki herkes matem havasına mı bürünmüş? Yooo! Ama hep yazarın misyonundan dem vuruyor.
Hadi be sizde!
Yazar dediğin delidir deli. Bırakacaksın onu rahat.
Diyorum takma kızım Yonca. Ama gel de takma bu ikiyüzlülüğe.
Vatan Millet Sakarya diyen herkes kaçmayı istiyor. Kendi çocuğuna memleket sevgisini, ulus kavramını anlatmayan adam kalkmış bana davanı savun diyor. Tırnağım olamazsın sen demek istiyorum ona, yetiştirdiğim çocuğu görünce.
Demokrasinin, laikliğin, kanunun kitabın olmadığı, olsa da laf olsun torba dolsun niyetine azıcık ona azıcık buna göstermelik işletildiği birkaç yerde daha bu böyle. Bir iş arkadaşım var, kızın kocasını neden içeri aldıklarını bilmiyoruz, zaten 1 senedir hangi hapisanede olduğunu bile söylemiyorlar kıza. Adamın izini bile süremiyor karısı. BAE’de sistem bu.
Bizdeki durum farklı mı sizce?
Peki ya her gün gelen şehit haberleri?
Her gün birbirine laf sokan gazeteciler, politikacılar, iş adamları onlar bunlar yeter yeter yeter! Amma kavgacı insanlarız biz. Amma saçmayız! Utanıyorum ben bizden. Eğitimli dediğin adam buysa, hakikaten dağdaki çoban ne yapsın?
Valla, kimse bana laf etmesin.
Herkes önce kendine baksın.
Özgürlüklerine sahip çıkmayı bilmediği gibi başkasının yazma özgürlüğü hakkında ahkam kesen okur kısmı hele, sakın kalkıp bana neyi yazıp neyi yazamayacağmı söylemesin.
Haddini bilsin.
Önce kendini adam etsin, sonra bana dil uzatsın.
Zaten tepem atık,
Daha da atmasın.
Yeterince yazan var halimizin ne kadar içler acısı olduğunu. Görmüyor musunuz?
Gerçekle yüzleşelim evet, sorunlarımız büyük ve çok. Yaz yaz bitmez. Yapılacak çok şey var. Yapan da az.
Ama lanet olsun, hayat devam edecek.
E-DE-CEK!
Konserler verilecek, birileri gidecek eğlenecek, gülecek.
Umut etmeyi, iyi olacağımızı, başarabileceğimizi düşünmeyi kimse kesmeyecek.
Ve bu ülke düşmeyi bildiği gibi, kalkmasını da bilecek!
Yonca
“barut”
Paylaş