Bir bizim derdimize bak bir de onlarınkine

Çok üzülmüştüm, çok!

Haberin Devamı

Geçtiğimiz haftalarda bütün Türkiye, “utanılması gereken” gündem maddelerine kitlenmiş, kendi kirli sularında çözümsüzce boğulmayı tercih ederken...

 

Ben,

 

Uzunca zamandır ilk defa bir şeye gerçekten çok üzülmüştüm.

 

Bir insanın ölümüne...

 

Garip gelebilir ama, üzülürken de imrenmiştim.

 

Keşke...

 

Keşke, ülkemde de dert dediğimiz, üzülmeye değer dediğimiz, en çok okunan haberlerin en üst köşesinde uzunca süre kalacak haberler, böylesi haberler olsa, olabilse demiştim.

Haberin Devamı

 

Gözlerim dolu dolu,

 

Neden bizim o medeniyet seviyesine varamadığımıza,

 

Neden orta çağ sularında yüzmeye bu kadar meraklı olduğumuza,

 

Neden şu güzelim ülkemizin, 4 mevsimi, üretimi, arı, balı, peteği olmasına rağmen, “evimizin önünden” öteye gitmeyip sahiplenemediğimiz doğamıza ve hayvanlarımıza bu kadar ihanet edip bütün zenginliğimizi çöplüğe çevirmeyi tercih ettiğimizi düşünmüş,

 

Kahrolmuştum.

 

Gündemimizdeki olaylara bakıp bize giderek daha çok acıyorum.

 

Vallahi acıyorum billahi acıyorum.

 

“Sözde” iyi insanlarız.

 

Hep sözde, hep!

 

Ben,

 

Yolsuzluk, dolandırıcılık, görevi süistimal, uyuşturucu kaçakçılığı vs... kanıtlama/yalanlama düellosuna kitlenmiş bundan garip bir haz alırken insanlar,

Haberin Devamı

 

İsmi “Knut” olan, annesi tarafından terk edilen o güzelim bembeyaz kutup ayısının, “insan gibi insan” bakıcısının aniden ölmesine üzülmekle meşguldüm.

 

Ben,

 

Örnek insanların aramızdan ayrılmasına göz yaşı döküyordum.

 

Çocuklarımıza ve anlayanlara, “yaşayan bir varlığa” olan sevgisini, yaşatma çabasını, özverisini en güzel şekliyle göstererek örnek olmuş, öğretmiş o güzel adamın, Thomas Dörflein’ ın ölümüne ağlıyordum.

 

Dünyada, annesi tarafından terk edilmiş bir kutup ayısına bakacak kadar insan insanlar varken,

 

Bizim ülkemizde ise,

 

Hala daha,

 

Anne-babası tarafından terk edilmiş bir çocuğa bakmayı, evlat edinmeyi, korucu aile olmayı bile “olacak iş değil” veya “yarın öbür gün başa bela olur, ne idüğü belirsiz” diye algılayabilen insanlar olduğunu düşünerek,

Haberin Devamı

 

“Düelloların” daha çoook süreceğini bildiğimden,

 

Vaktimi onlara harcamaktansa,

 

Gerçek kayıplara üzülmeye ayırmıştım.

 

Yonca

“İnsanca”

 

Yazarın Tüm Yazıları