Babamın öldüğü gün

Yıl 1994. Aralık 10.Annem İş Bankası Farabi Şubesi Müdürü.

Haberin Devamı

Ben Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü 3. sınıf öğrencisi.
Kardeşim ODTÜ Koleji, orta 2 ya da 3 öğrencisi.
O günleri, o haftaları, o zamanları düşündükçe şu gerçek tek gerçeğimizdir:
Annemin çalışan bir kadın olmasının en büyük şansımız olması.
Eğer o günlerde annem çalışan bir kadın olmasaydı, bilmiyorum ne nasıl olurdu. En büyük güvencemiz, en büyük hayata devam edebilme gücümüz -hatta tek demeliyim- buydu; annemin çalışıyor olması.
Birçok kere annemin temposundan şikayet ettimdi. Anneye duyulan özlemdi benimkisi. Ama ne zaman babamı kaybettik, o zaman bir şey dank etti.
O da eğer mirasyedi filan değilsen, alın teriyle çalışıp maaşıyla geçinen bir aileysen, o ailede herkesin yapması gereken şey çalışmaktır.
Gelir varsa hayat devam eder.
Nokta.
Ne kimseye muhtaç olduk annem sağ olsun, ne de aklımıza böyle bir şey geldi. Sıkıntının en büyüğünü annem çekti.
Kapı gibi annemiz var dedik, devam ettik hayata.
Annem de bize “Çocuklar kaybedecek vakit yok, herkes sorumluluklarını yerine getirecek, okullar bitecek” dedi, tamamdık zaten biz de.
Cumhurbaşkanı demiş ya “İşi gücü için ailesinden uzak kalan, anneliği erteleyen veya anne olmayan, işi anneliğin önüne koyan kadın yarımdır” filan diye...
Çok kalp kırıyor bu söylemler, bilgisine.
Çok yüksekten bildiriyor. Hele de bu devirde.
Ne yapacak yani bir anne çalışmayacak da?
Mesela bizimki gibi bir durumda veya daha beteri durumda. Koca çalışmıyor diyelim, çocuklar aç diyelim...
Ne yapacak o kadın?
Sadece anne olmayı, evde bir ev kadını, anne olarak emek vermeyi seçen kadınlara da saygım sonsuz. Tercih sadece kadınındır.
Peki çok istese de anne olamayanlar?
Yıllarca uğraşan, bilmem kaç kere tedavi gören, günlerce hormon iğneleri yiyen, aylarca kıpırdamadan yatan ve yine de bebek sahibi olamayan kadınlar?
Evladını kaybeden anneler?
Veya evlat edinen anneler?
Bedeni üzerinde tüm haklara kendi sahip olan bir birey olarak çocuk sahibi olmama kararı alıp belki de çiçeğe, doğaya, hayvanlara canı gibi bakan kadınlar peki?
Bütün bunların dışında sadece kadın olmak yarımlık mıdır yani?
Sahi öyle midir?
Bu söylemle nasıl ağır kalp kırdığının farkında mıdır Cumhurbaşkanı?
Ben Yonca.
Kadınım. Olduğum halimle tamım.
Yarım bir kadına rastlamadım. Söyleyince yarım da olunmuyor.
Bir kadının bütünlüğünün gerçeği asla değişmiyor.
Bu ülkenin kadınları kimselere benzemez.
Birileri yorarken çenesini...
O ekmeğini taştan çıkarır. Sorun da bu belki.
Yonca
“tastamam”

Yazarın Tüm Yazıları