Paylaş
Ağlamıştım ya, iyi gelivermişti daralan içime.
Eee devamlı mutlu maymunuz diye sıkılmıyor değiliz, insanız biz de!
Aslında benden başka hiç kimseye pek bir anlam ifade etmeyecek; ama benim için çok anlamlı olan şeylere kafayı takmış, kafayı taktıkça dertlenmiş, dertlendikçe bunalıvermiştim işte. Hani olur ya bazen öyle…
Öyle işte.
Sonra, kendi içimde kararlar vermeye yeltendim:
“Bundan sonra hayallerimle, sadece hayallerim için çalışmak istiyorum. Kandırmak istemiyorum gönlümü, ertelemek istemiyorum kendimi, kovalamaca oynamak istemiyorum mantığımla. Neyse bedeli ödeyip bu kararın, belki hiç yoktan ek sıkıntı çekmeye yeltenmek istiyorum hayallerimin peşinde, elbet Allah görür; ‘Bak bu kız gönlünü verdiği işe kendini verdi! Helal olsun!” der, elbet bana yardım eder.
Mucizeler var madem bu hayatta, olur elbet bana da!” dedim kendi kendime.
Derin nefesler aldım.
Tarihler biçtim kendime.
Eşimin desteğini istedim.
O da verdi, her zaman yaptığı gibi, yine...
Perşembe gecesi yattım.
***
Ne rüyalar gördüm amanın, ne rüyalar!
Okyanusun içinde bir evimiz varmış; balıkları izlediğimiz yuvarlak pencereleri olan. Bir de uzun iskelemiz; oturup üzerinde dalgaları seyrettiğimiz.
Derken, öyle büyük bir dalga geldi ki bir yerlerden, uçurdu beni çocuklarım kollarımda, eşim yanımda...
Bir an bakıştık eşimle korku içinde. Elele nefesimizi tuttuk.
Dalga bizi aldı aldı aldı taaa derinlere doğru, üzerimize bastırarak taşıdı. Sanki hiç içinden çıkamayayım diye bastırdı üzerime. Sımsıkı yapıştım çocuklarımın kollarına, eşimin eline bir inat, nasıl çırpındığımı anlatamam size...
Sonra tam artık: “Dayanamıyorum nefesimi tutmaya, eyvah boğulucaz!” diye düşünüp çocuklarımız için çok sıkılıp paniklerken, o kocaman ağır dalga, köpükleriyle beraber aldı bizi, pat diye iskelenin üzerine oturtuverdi birden bire.
Derin derin nefes aldık, gülümseyerek bakışarak...
Nasıl güzel bir deniz, uçsuz bucaksız önümüzde!
Balıklar alabildiğince, sürü halinde gelip geçip ayaklarımızı okşuyorlar...
Cuma sabahı bir uyandım, sanki bütün sıkıntılarım geçivermiş. Üzerimden tonlarca yük kalkmış.
“Mucizeler bekliyor beni, eminim!” diye diye kalktım yataktan.
Sonra,
Bir telefonla geldi beklediğim mucize!
Çakıldım kaldım sandalyeme.
Kalkamadım yerimden çok uzun süre.
Sormayın. Söyleyemem.
Daha değil.
Ama zamanı gelince...
Yonca
“hayalaleminde”
Paylaş