Paylaş
Kadınlarımıza ve tutumlarına sinirlendim. Pısırıklığımıza sinirlendim. Suçu hep başkasına atma halimize sinirlendim esasında.
Ben; “Beni Bilmemkim Bey pısırık etti!” şikayetini filan anlamam.
Olma kardeşim pısırık. Olma!
Hepimiz mi cahiliz yahu? Yooo. Bu kadar okumuş etmiş kadınız sözde. Bir dolu çalışan kadın var içimizde işte, hani güçsüz aptal tipler de değiliz. Eee?
Sanırım en tehlikelisi bu işte! Okurum Müge S.’ nin dediği gibi okumuş etmiş etkisiz elemanlar olmak.
Tamam üzerimize karamsarlık çöktü, tamam içimiz daralıyor, sıkılıyoruz; ama sanki öldük de her şey bitti mi? Ayol insanın inadına çabalayası da mı gelmez, anlamıyorum ki!
En çok da neye gıcık oldum biliyor musunuz?
Bizim kendimize güvenimiz kalmamış. Mucizeyi başkasından bekleme moduna geçilmiş bile. Kadınlar kendilerini bırakmışlar, durumu da kabullenmişler. Ha ama “ah vah” çekmeye devam. Olan olmuş bitmiş, atı alan Üsküdar’ ı geçmiş sanki.
Sanki dibe vurmuşuz da kurtaranımız yokmuş gibi.
İyi de abi kim kurtaracak bizi? Kim?
Kendin ayol kendin! Kendi kendini kurtaracaksın.
Değişim istiyorsan, gelişmek istiyorsan, şu andaki durumdan memnun değilsen ona göre talep edecek ve uygulanması için de uğraş vereceksin.
Ne çabuk yelkenlerimiz inmiş böyle? Bu mu yani Türk kadını dediğimiz? Biz bu muyuz şimdi?
E yazıklar olsun tabi.
Bir dolu kadının örnek aldığı, özendiği kadınlarımızın gele gele geldiği nokta bu.
Adı koyulup da “Mahalle baskısı evet vardır!” dendi diye, havluyu attık yani, öyle mi?
PES!
Ben burada hatayı kendimde arar, çuvaldızı önce kendime batırırım arkadaş.
“Atı alan Üsküdar’ ı geçerken, BEN ne yaptım?” diye şapkayı alır önüme koyar, acık düşünürüm.
Ha soruyorum o zaman:
Bir dolu “Sivil Toplum Kuruluşu” var bu memlekette canını dişine takmış, kadınlar çocuklar ve geleceğimiz için yırtınan.
Gittin mi onlara? Sordun mu: “İhtiyacın var mı, neye ihtiyacın var?” diye.
“Ben elimden geleni yapmaya hazırım!” dedin mi hiç?
Kaç kere dedin?
En son ne zaman dedin?
Bireysel ve toplumsal sorumluluklarının farkında mısın?
Görme engelliler için kitap okuyabilirsin mesela haberin var mı?
Bir çocuğun bakımını, eğitimini üstlenebilirsin. Eğitim birimlerinde gönüllü olabilirsin. Kitap okuyabilirsin okuması olmayan kadınlara. İhtiyacı olanları evinde ziyaret edip sohbet edebilirsin yahu!
Sohbet etmesi, dinlemesi bedava!
Sen yapmazsan, yapan çıkar illa ve mutlaka. Doğa bu, boşlukları doldurur.
Eğer siz, ben, o, bu şu derken kadınlar, anneler böyle “Küçük Ceylan” misali mazlum edebiyatı yaparsa tamamdır. Yakın kınaları!
Ben sokakta bulmadım kimliğimi, özgürlüklerimi, haklarımı.
Kimsenin aklına bile gelmezken bana haklarımı vermiş mi Atatürk?
Vermiş.
Çalışıyor muyum bugün?
Evet.
Okumuş muyum?
Evet.
Şimdi geliyor yazının en gıcık yeri...
İş yerinde kaç kadın arkadaşınla elele vermişliğin var peki?
Takım olup birbirinizi kolluyor musunuz? Yoksa “Gıcık karıyı hele koysunlar kapıya!” diye mi bakıyorsunuz?
Dost acı söylemiş olsun.
Kadınlar önce birbirini tutacak kardeşim, birbirine kaka atmayacak. Birlik olacak, birlik. Birbirini yukarı çekecek, kafasını uzatmaya çalışanı görünce “Vur ulan kafasına!” demeyecek.
Elin Arap kadını sokağa çıkma hakkını kazanmak için yırtınırken, ben eve kapanmayı kabul mabul etmem. Kabul etmediğim gibi de bu duruma asla boyun eğmem.
Sen de eğme.
O yüzden; “Biz bittik, adam olmayız, onlar ileri gider biz Türk kadınları geri!” edebiyatları yapacağımıza, kendimize geliverelim bir zahmet.
Kadıncı, seksist feminist filan değilim.
Ya da öyleyim. Neysem ne...
Nasıl isterseniz öyle yorumlayın beni.
Ay siz bırakın şimdi zaten beni...
Düşünün azıcık e mi!
Sonuç daha önemli.
Yonca
“taşkın”
Paylaş